•
Kaybettiklerimiz olurdu. Ardından yasını tuttuklarımız özellikle en ağır olanlarıydı ama bir şeyleri kaybetmek için önce sahip olmak gerek diyorlarsa yanıldıkları bir nokta vardı; bir şeyin daha sahibi olamadan da kaybedebilirdik. Umutlarımızı kaybederdik, daha gerçekleşmemiş dileklerimizle birlikte.
Kaybettiklerimin çoğu anılarımdı. Sahip olamadığım bir çocukluk, hayalini kurduğum bir geleceği kaybetmiştim. Şimdi döktüğüm gözyaşları olsaydı eğer tüm bu kayıpları silip alır mıydı benden uzaklara? Eğer öyle bir şansım olsaydı içimde biriken sele artık karşı koymazdım.
"Arina, kendine gel!"
Beni ana sürükleyen Jeno'nun sesi oldu. Bir karışlık mesafede bana endişe dolu bir şekilde bakarken aldığı derin soluklarla omuzları inip kalkıyordu.
"Gitmemiz gerek."
Elini yüzüme yasladı ve dikkatimi ona çekmişti. Sıcak eli buz gibi olmuş tenimde bir karıncalanma yaratıyordu. Ellerimi bileklerine yasladım ve nabzının güçlü atışlarını parmak uçlarımda hissettim.
İyi görünüyordu. İyi olmak zorundaydı da. Yaptığı plan her ne ise işe yaramış olmalıydı ki yüzünde ciddi görünen bir yara yoktu. Kaşından akan kan boynuna doğru ince kırmızı bir yol izlemişti. Dudağının kenarı da patlamıştı ama bundan daha kötü bir şeyler de olabilirdi. Mesele bu gece hiç o ringten yürüyerek bana gelmemiş de olabilirdi. Bunun düşüncesi bile korkunç bir ağrı yarattı göğsümde.
Bunun yanında az önce şahit olduğumun da etkisi sürüyordu.
Jeno bendeki tuhaflığı fark etti ama bunu sorgulamak için hiç de uygun bir zamanda değildik. Polis ekipleri çoktan birkaç kişiyi paketlemişti bile ve biz hala buradaydık. Zamanında çıkmazsak başımızdaki belaya bir yenisi daha da eklenirdi ve bu şimdilik yeterliydi.
Bakışlarım telaşla kalabalığı taradı ve korksam dahi tekrar o yüzü görmek istedim. "Orada-" diye mırıldandım ağzımın içinden damağım kupkuru kesildiği için harfler pürüzlü bir tat bırakmıştı damağımda. "Kimse yok." Dedi Jeno koyu bir sesle neyden bahsettiğimden emin değildi. Gösterdiğim yere doğru dönen bakışları tıpkı şu an bende de olduğu gibi boşluğa döndü.
Gitmişti.
Jeno elini indirdi ve elimi kavradı sıkıca. Ondan güç aldığımda birlikte başka bir çıkışa doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladık. Topuklularım hiçbir zaman bana hareket kısıtlığı sağlamamıştı ama şimdi dizlerim titriyordu. Jeno da bunun bilincindeydi. Arada dönüp nasıl olduğumu sorgular şekilde bakıyordu omzunun üzerinden ama yüzünde hala kaskatı bir buz tabakasını andıran ifade çözülmemişti.
Arada dönüp arkama bakıyordum. Sanki izleniyor gibi hissediyordum ve böyle hissetmeyeli epey uzun bir zaman olmuştu.
"Nereye?" diye sordum elimle elini sıkarak onu bana çevirdim. "Tünellere mi girmeyi düşünüyorsun?"
YOU ARE READING
Where The Shadow Ends
Фанфик[Nesta] İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...