[Nesta]
İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
•
Duvarların ardına sakladığın hüzünlerin bir gün ortaya çıkar. Onları gizleyemezsin. Hataların ve doğrularınla seni sarar senden bir parça olur, öteye ittikçe daha çok batarsın. Bir işe kalkışmak için güçlü nedenlere ihtiyacım olması gerektiğini düşünürdüm. Birisi için kolay kolay kendimden ödün vermezdim çünkü bilirdim ben en çok sevdiklerime kalbimin tamamını verirdim.
Jeno'yu daha nereye yerleştirmem gerektiğini bilmiyordum. Aklımın büyük bir kısmında onca bilinmez arasında kendine bir yer edinmemiş gibi bir de üstüne göğüs kafesimdeki boşluğu işgal altına almıştı.
Bunun adil olmaması gerekiyordu. Bir gülüşe bu kadar kendimi kaptırmamalıydım. Bana kurduğu bir söz için saatlerimi ona harcamamalıydım. Adını her andığımda göğsümün sıkışıyor hissi beni terk etmeliydi bir an önce.
Onu bırakmak için milyon tane sebep sayabilirdim ama günün sonunda yine ilk soluğu onun adıyla alıyordum.
Tartarus'un boğucu atmosferinden zerre eksilme olmamıştı. İçeri soğuktu en başta ama koridoru aşıp asıl salona girdiğimde bedenlerin yarattığı etkiden dolayı bunaltıcı bir sıcaklık yapış yapış midemi bulandırmıştı bile.
Gözlerim hızla etrafı tarıyordu. Erken gelmeye çalışmıştım maçtan önce. Yoksa içeri girişler kapanıyordu ve ben içeri ne olursa olsun bir daha giremezdim.
Jaemin'i görür görmez onun yanına yürümeye başladığımda o da beni görmüştü ve sırtın yasladığı duvardan doğrularak adımlarını bana attı. Kolumu yakaladığı gibi beni daha sakin bir köşeye çektiğinde "Ne haltlar çevirdiğinizi hemen anlatacaksınız bana!" diye konuştum dişlerimin arasından tıslarcasına.
Bir süredir onu da göremiyordum ve ondaki değişimi de hemen fark etmiştim. Yorgunluğunu görebiliyordum. "Ben değil." Dedi kaşlarını kaldırdı ve gücenmiş bir tavırla baktı. "Ama Jeno yüzünden benim de başım ağrıdı."
"Nerede?" dedim artık sabrımın son sınırındaydım.
"Nerede olduğunu biliyorsun." Dedi gülerek.
Elbette biliyordum. Benim sorum da yersizdi işte sadece alacağım cevabın bir umut farklı olmasını dilerdim.
Ona resmen burnumdan soluyarak öfkeyle bakıyordum. Kendi aralarında bazı işler çevirip beni de bundan uzak tutmaya çalışıyorlarsa feci yanılıyorlardı. Ama her şeyden önce Jeno'nun nasıl olduğuna bakmam gerekiyordu.
Ona sırtımı dönüp yeri döven adımlarla bahsettiği soyunma odasının yolunu tuttum. Burayı zaten biliyordum. Diğer uçta bir zamanlar çalıştığım ufak klinik vardı. KangJu'yu aradı gözlerim ama ona dair bir şey göremedim.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye öfke saçan bir sesle odaya selamsız sabahsız girdiğimde ilk gördüğüm de oydu. "Ringe çıkmak da ne demek oluyor?" Öfke o kadar gözlerimi bürümüştü ki dibine kadar girip bir de yetmemiş gibi ellerimi göğsüne koyup onu hırsla ittim. "Bu gece buradan çıkamayacağını bilmene rağmen nasıl böyle bir delilik yaparsın?"