•
Çocukluğunu geçirdiğin ev, gerçek bir ev gibi hissettirmezdi çoğu zaman. Tutsağı olduğun bir yapı, yeryüzündeki cehennemin haline gelirdi. Altında yürüdüğün gök kubbe bir çıkış yolu sunmazdı her zaman, eğer senden aldıkları çok büyükse geçen zamandan. Şimdi anılar bir kül yığınından daha fazlası değil. Kurtulduğuna inandığın ev, sana bazen asıl çıkış yolunu sunardı gözden çok daha uzakta aradığın yerler dışında.
"Tekrar karşılaştık." Dedi Mark Lee yuvarlak gözlerini kısmasına sebep olacak bir gülümseme ile. Gülünce minik dişlerinin ortaya çıkması, elmacıkkemiklerinin daha da yükselmesi, yay gibi olan kaşlarını da alnına doğru kaldırması ile hala aynı görünüyordu.
Siyah gözlerinde parıldayan inciler aynı ışıltısıylaydı.
Sanırım bu hayat beklenti olarak benimkileri karşılamamış olmalı ki, bir tek ben aynadan kendime baktığımda yaşayan bir ölü görüyordum.
"Boyun uzamış." Dedim eskiden boy konusunda ne kadar takıntılı olduğunu bilerek. "Kulaklarının kepçeliği de hala aynı."
Kaşları anında çatılırken elleriyle kulaklarını yokladı. Chenle'ya büyüttüğü gözleriyle baktı. "Hayır." Dedi emin olmak ister gibi çatlayan bir sesle. "Eskisi gibi kepçe değilim artık. Değil mi? Öyle değil mi?" Bir de Chenle'nun yakasına yapışıp sarsmadığı kalmıştı.
"Her seferinde şu çocuğu delirtmenin bir yolunu buluyorsun." Dedi Chenle gülerek ona döndüğünde.
Aramıza çok tanıdık bir ıslık sesi girdi. "Çocuklar." Dedi Park IlSung bize seslendiğinde her birimiz yine yan yana durarak ona baktık. "Mark da geldiğine göre bundan sonra ne yapmanız gerektiği emrini eskisi gibi benden alacaksınız."
Islık sesi çocukluğumuzdan kalan bir travma tetikleyiciydi. Bu bir uyarı atışı gibi hemen bedenlerimizi harekete geçiriyordu. Bizim için bir haberleşme yöntemiydi. Özellikle eğitmenler, eğitimlerin başladığını belirtmek için kullanırdı.
Şimdiden itibaren oyuna dahil olduk anlamına geliyordu bu.
"Umarım tüm bu uğraşımıza değer." Dedim dilimi tutamayarak. "Babamın sahip olduğu bu şey yüzünden gecelerim epey uykusuz geçiyor çünkü."
Mark boğazını temizledi. "Emredersiniz efendim." Dedi benim aksime kurallara uymayı tercih ederek. Ellerini bize öğretildiği gibi önünde birleştirmişti ve kafasını da eğmişti doğrudan göz teması kurmaktan kaçınarak. Chenle bizden daha fazla vakit geçirmişti ve bu kadar kasmıyordu. Ben ise kollarımı göğsümde toplamış, ağırlığımı bir ayağıma verip oflayıp duruyordum.
"Değeceğinden eminim." Dedi Park IlSung hiçbir şüpheye yer vermeyen bir sesle. Sanki yanıldığım nerede görülmüş, diyerek bana meydan okuyordu. "Gidip dinlenin. Geçmiş yılları yad edersiniz."
YOU ARE READING
Where The Shadow Ends
Фанфик[Nesta] İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...