•
Birisine ne kadar değer verirsen kendinden de bir o kadar ona verirdin. Bir süre sonra seni tanımlayan en önemli şey o kişi olmaya başlardı. En büyük hatalarımdan birisi buydu, insanlara körü körüne güvenmek, onlara kendimden daha fazla değer biçmekti.
Uzun zamandır düşünüyordum, benim gibi birisinin sevmesi hata mıydı? Birisini sevip onun tarafından da aynı duygularla karşılık almayı hak ediyor muydum? Bir süre boyunca bir lanetle doğduğuma inanmış, Tanrı'nın bile katlanamadığı bir varlık haline geldiğimi düşünmüştüm. Öyle ki hayatıma giren herkesin başına büyük belalar geleceğine inanmıştım. Şimdi ise gülüyordum, çünkü gerçekten de düşüncelerim gerçekleşiyor gibiydi.
Yanımda duran Jaemin gergin ve heyecanlıydı. Elleri ceplerinde yerinde sayıp dururken ben ise oldukça sakin bir şekilde son hazırlığımı görüyordum.
"Buna gerçekten gerek duyacağımızı mı düşünüyorsun?" diye sordu benim bir şarjörü daha doldurup kemerime taktığımı görünce. "orada en fazla kurtlar ve çakallar üstümüze saldırır." Dudağını ısırdı. "Belki hayaletler. Doğrusu, pek böyle zımbırtılara inanmıyorum. Hayaletler gerçek olsaydı ve intikam için deliriyor olsalardı çoktan bana birilerinin musallat olup tımarhaneye yatırılmamı sağlarlardı."
Saçlarımı yüzümden çektim. "Ne anlatıyorsun?"
Derin bir nefes bıraktı. "Bilmiyorum." Dedi. "Gergin olduğum vakitlerde bunun çeneme vurduğunu biliyor muydun?"
Kafamı iki yana salladım.
"İyi o zaman artık biliyorsun."
Gözlerimi devirdim. Silahımı son bir kez kontrol ederek kemerime taktım ve bu havaya inat bir de üstüne ceket giyindim. Terden eriyip yok olmasaydım bari.
"Her ihtimale karşı hazırlıklı olmak istiyorum." Dedim dudaklarımı bükerek. "Benden gerçekten hoşlanan kişi sayısı bir elin parmağını geçmiyor."
"Kötü şöhrette emin ol senden birkaç kulvar öndeyimdir." Dedi bu gurur duyulması gereken bir şeymiş gibi göz kırparak.
Park YoungSoon'dan çiftlik evinin kesin yerini öğrendikten sonra bir süre araştırmıştım ve gerçekten terk edilmiş olduğundan emin olduktan sonra da oraya gitmeye karar vermiştim ama Jaemin, sıkıcı hayatına yeni bir soluk getirdiğim konusunda bana birkaç methiye dizdikten sonra kendi silahını kaparak, benimle gelmeye karar vermişti. Onu yolundan döndüremeyeceğim için izbe, ormanın içinde bir yerde olan hayaletli olduğuna inandığım yere giderken de yalnız olmak istememiştim. Yol arkadaşım ise bugün çenesi düşük birisi haline gelmişti.
Gerginliğin kanımda koşturduğu anlarda çok konuşmayı tercih eden birisi değildim. Jaemin ise tam tersi olduğunu göstererek bizi bir ekip olarak tamamlıyordu.
YOU ARE READING
Where The Shadow Ends
Fanfiction[Nesta] İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...