•
Bildiklerin ve bilmediklerin olurdu ama bildiğini sandıkların da bir yalandan ibaretse artık kendi kurduğun oyunun yöneticisi sen olmazsın. Onların dünyasına bir kez girdim mi bir daha buradan kolayca arınamayacağımı biliyordum. Her şey bir o kadar net ve bir o kadar bulanıkken tek yapabildiğim olay akışını gözden kaçırmamaktı ama bunda da ne kadar başarılı olduğumu söylemek zordu.
Açık arttırmanın bir süre öncesine kadar herhangi bir eşya ya da buna benzer bir şey için olduğunu sanıyordum.
İnsan alım satımı mı? Hayır, bu pek de tahminimin içinde olan bir şey değildi.
Şaşkınlıkla nefesim kesilirken kadın, sunumunu yaptığı genç kızın etrafında yırtıcı bir aslan gibi dolaşıyordu. Kızın üstünde mini siyah deri bir elbise vardı. Ayaklarında siyah ince topuklu ayakkabılar, siyah saçları sade bir şekilde omuzlarından geriye atılmıştı ve yüzünde hiçbir mimik oynamıyordu. Dudaklarını birbirine bastırmış tüm duygudan arınmış bir suratla orada kıpırtısız bir şekilde duruyordu. Bir biblo gibi. Cansız mankeni andırıyordu uzaktan bakınca.
Ona kesilen kaderine boyun eğiyordu. Boyun eğmek zorunda bırakılmıştı.
Açık arttırma açılır açılmaz yüksek sayılar havada uçuşmaya başladı. Her bir davetli, sunucunun parça diye tabir ettiği genç kızı satın almak için birbirleri ile yarışırken en sonunda babamdan bile büyük bir adam satın aldı.
Mideme sert bir yumruk darbesi yemiş gibi gerilerken topuklularımın üstünde tehlikeli bir şekilde sarsıldım. Tüm kanım damarlarımdan çekilmiş gibiydi, bembeyaz kemikleşmiş elimi tutunacak bir yer aramak için havaya attım ama parmaklarıma çarpan bir tek havaydı.
Herhangi bir kelime aradım bu yaşanan manzarayı tarif etmek için ama dilimde bayat, kekremsi bir tat bırakan anâ diyecek tek laf bulamadım. Midem bulandı. Yüzümü ekşiterek çarpan kalbimi sakinleştirmek için biraz daha derin soluklar içime çekmeye çalıştım ama bu iğrenç yaratıklarla aynı havayı soluduğum için kendimden nefret eder hale geldim.
Bir sonraki parça yine benim yaşlarımda genç bir erkekti. Saçları kazıtılmış, altında bacaklarını saran sıkı bir pantolon varken üstü çıplaktı. Daha da göz alıcı olsun diye bedenine parlak bir şeyler sürdükleri belli oluyordu. Aynı yüz, ruhu çekilmiş bir bedendi. Bir oyuncak bebeği anımsatmıştı bana. Yüzleri cansız, bir o kadar da pürüzsüz duruyordu.
Yine aynı şekilde yüksek sayıları vaat edenler, ardı ardına numaralarının yazıldığı kartları kaldırdı. Bu sefer satın alan bir kadındı. Bu kadın daha bir saat önce bana çıkışan kadındı. Keşke o tepsiyi kafasında parçalasaydım.
Elimi dudaklarımın üstüne bastırdım.
Odağını kaybetmiş gözlerimi telaşla ve tiksintiyle masalarda gezdirdim. Amcam da buraya davetliydi. Amcam eğer bu işlerle ilgili değilse neden buraya gelsin ki? Birbirine sevgi dolu bir aileye sahipmiş gibi rol keserken aslında insan pazarlanmasında mı rol alıyordu?
YOU ARE READING
Where The Shadow Ends
Fanfic[Nesta] İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...