Lee Jeno, sırtını bir sokak lambasına yasladığında henüz kararmaya başlayan hava yüzünden mahalledeki ışıklar teker teker yanmaya başlıyordu. Uzun parmaklarının arasında çevirdiği zippoyu izlemeye devam ederken kendisine yaklaşmakta olan adım seslerini duyarak kafasını sesin geldiği yöne çevirdi.
"Bir an kararından caydığını düşündüm." Diye konuştu dudaklarının tek tarafını bir gülümseme çekiştirirken.
Renjun her zaman takındığı nötr ifadesiyle ona doğru geldiğinde elleri hala kot ceketinin ceplerinde duruyordu. Gözleri kısılırken çenesini kaldırarak bu söylediğine sinir olduğunu belli eden bir ifadeyle karşılık verdi. "Sözümün arkasında duracağımı bilecek kadar beni tanıyor olman gerekirdi."
Jeno bu söylediğine hafif bir sesle gülerek gelişi güzel bir hareketle omzunu kaldırıp indirdi. "Artık kimin doğrucu kimin sahtekar olduğunu ayırt edemiyorum, kusura bakma."
Jeno'nun sözlerine karşılık Renjun güler gibi bir ses çıkardı. Bakışları ağır bir hareketle sokak boyunca gezinirken karanlık sokağı aydınlatan bahçelerin ışıklandırmaları olmuştu. Bu sayede ikisi de birbirinin yüzlerini görebiliyor ve geçen sürede fiziksel anlamda ne kadar yıprandıklarını tahmin etmeye çalışırken bir yandan da ne kadar çok mental anlamda hasar aldıklarını hesaplıyorlardı.
Renjun ve Jeno grup içinde en çok zıtlaşıp çatışan iki kişi olsa da bir süre sonra birbirlerinin farklı düşüncelerine saygı duyarak ortak bir paydada buluşmayı öğrenmişlerdi. Onları asıl bir yapan bu farklılıkları ile bir yolda yürümeyi başarmalarıydı. Hiç söze dökmeseler de birbirleri için canlarını verebileceklerini de çok iyi biliyorlardı.
Jeno arkadaşına bakarken aklından geçenlerin bir benzerini onun da düşündüğünün farkında olarak gülümsedi. Gülümsediğinde samimiyetle gözleri kısılırken bu hali RenJun'ün de gülümsemesine sebep oldu. "Huysuzluğun üzerinde olduğu için inanıyorum." Diye takıldı Jeno ona.
Renjun, "Eskisi gibi bir de yalnız konuşalım diye geldim." Dedi. Sesine bulaşan kederden konunun nereye varacağını anlaşılıyordu. "Shotaro'yu duydum."
Jeno, yutkunurken gırtlağı güçlükle hareket etti. Zipposuyla cebinden çıkardığı bir sigarayı yakarken rüzgara engel olmak için elini siper ederek kafasını önüne eğdi. Arina'nın buraya gelmeden önce düzeltmeye çalıştığı saçları yine dağılmıştı. Bu duruma komik düşen beyaz gömleğinin kollarını dirseklerine kadar katlamıştı ama üstüne bir ceket giyindiği için belli olmuyordu. Sigarayı yakarak derin bir nefesi içine hapsederken bir dal da arkadaşına uzattı. Son bir saat içinde çok şey değişmiş ve değişmeye devam edecekti. Kalbinin ilk defa bu anda katlanılamaz derecede sıkıştığını ve göğsüne bir baskı yaptığını hissetmişti.
Jeno son zamanlarda olanların bir özetini geçerken Renjun her duyduğu bilgiyle daha fazla şaşırıyordu. İlk sigaraları bitip bir paketi bitirecek noktaya geldiğinde Renjun kafasını yavaşça oynatarak söze girdi. "Sana bir can borcum olduğunu biliyorum. Bunu ödeme vakti geldi de geçiyor bile."
Jeno bir gülümseme ile karşılık vererek kafasını eğdi. "Bu mesele de kapanacak ve hepimiz yolumuza gideceğiz."
Renjun'ün gözleri kısıldı. Dingin ifadesinde gezinen gelgit aklındaki düşüncelerin sıkıntısını çekiyordu. "Akademi hepimizin peşinde. Biz bitti desek de bunun pek mümkün olmayacağını biliyorsun değil mi?"
"Söz verdim." Dedi Jeno sadece.
Renjun'ün kime diye sormasına gerek yoktu. Jeno ve Arina bunun mümkün olacağına inanmak istiyorlarsa buna sesini çıkarmayacaktı her ne kadar kalbi aksini söylese de. Renjun için ölüm düşüncesi o kadar da katlanılmaz, acı bir duygu değildi. Ailesi gözlerinin önünde yanarak can verdikten sonra zorbalık gördüğü akrabalarının elinden kaçmasına, sonrasında onu bularak yeni bir aile veren Jeno'ya tahmininden daha fazlasını borçluydu. İmkanı yokken onu Akademi'ye almış, almasının bedelini de çok ağır bir şekilde ödemişti. Sırtındaki izlerin hikayesini biliyordu. Onların bir kısmının sebebi de kendisi için gösterdiği fedakarlıktı. Günlerce karanlık hücrelerde tutsak edilmiş, Renjun'ün yaptığı en küçük hatayı bile ondan çıkarmışlardı. Renjun'ün infazı gerçekleştiğinde hemen ardından da kendisini göndereceklerini bile bile ona kefil olmuştu. Bu yüzden Renjun herkesten daha fazla Akademi ve kurallarına bağlıydı.
YOU ARE READING
Where The Shadow Ends
Fanfiction[Nesta] İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...