•
Bir gün aradığımızı düşündüğümüz o şeyi bulduğumuzda tamamlanmış hissetmeyi bekleriz. Bu hissi tadabilmek için hafızamıza kazıyacak bir ömür geçse yine o mutluluğa erişmek için çabalarız. Ama bir zaman sonra boşuna yorulduğumuzu görürüz. Belki mutluluk o aradığımız değildir. Belki mutluluk çok daha fazlasıdır, gözlerimizin önünde görülmeyi bekleyen.
"Gerçekten bana takıntılı olmaya başladığını düşünmeye başlayacağım." Dedi Jaemin bardaktaki içkisi tek yudumda boğazından gönderdiğinde teninin altında bıçak gibi sivrilen adem elması yutkunduğunda hareket etmişti. "Nedir benimle derdin?"
Gözlerimi kısacak kadar gülümserken dirseğimi bar tezgahına yasladım ona dönerken. "Bunu düşünmek için geç bile kaldın." Dedim tüh, der gibi. "Bu oyunu başlatan sendin Jaemin. Beni kaçırarak başına dert açtın yeterince."
Gözlerini devirirken oflayıp puflamamak için kendini sıkıyor gibiydi. Onu resmen Nyx'in barında enselemiştim ve daha bir yere kaçamadan sorularımı doğrulttuğumda da küçükken derslerinde çok kötü olduğu için hep sözlülerden kaldığı bahanesine sığınarak sorularımdan kaçmaya çalışmıştı. "O gece beni sattığını unutmadım."
"Hala orada mısın?"
"Birileri beni sıkıştırıp paralize edecek bir ilaç enjekte edince kanıma, zaman aksaması yaşayabiliyorum. Kusura bakmayacaksın artık."
Güldü. "Ne işe yaradığını öğrenmişsin en azından ilacın." Diye dalgaya vurduğunda ona kötü kötü bakıyordum.
"Uygulamalı öğrendim hem de." Dedim çok hoş bir deneyimden bahseder gibi. "Bana verdikleri ilaç neydi tam olarak? Böyle bir şeyin üretimini nasıl sağladınız? Cemiyet dediğiniz yapılanma mı bunun da başında var?"
"Sakin." Dedi elini kaldırıp art arda sıraladığım soru bombardımanından sağ kurtulabilmek için. "Bu tür şeyleri böyle kalabalık bir ortamda sormamalısın."
Uyarısı karşısında gözlerimi bayarken "Aman hatırlatman ne hoş oldu. Ben de dertsiz başıma dert açmaktan korkuyordum." Diye konuştuğumda imamı açıklamama kalmadan anlama nezaketinde bulundu.
Gülümserken bu kadar sevimli bir gülümsemenin bu karanlık yer altında ne kadar harcandığını düşündüm. Göz çevresi kırışırken dudaklarının kenarlarında derin çizgiler oluşuyordu ve sevimli bir tavşana benziyordu ama tekinsiz bir tipti. Basit bir gülümsemeye kanacak değildim.
Bana yaklaştığında sesini alçaltarak konuşmaya başladı. "Ne yazık ki o ilaçların üretimini yapan da Cemiyet ama sandığın gibi seri üretim sağlayıp tıp alanında kullanmak için değil, kendi çıkarları için kullanıyorlar –ki yakından öğrendin. İçeriğini tam olarak bilmiyorum ama asıl maddelerden biri metanoit adını verdikleri bir gaz çeşidi. Uygun şartlar altında sıvılaştırılabiliyor."
YOU ARE READING
Where The Shadow Ends
Fanfiction[Nesta] İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...