•
Evinin yolunu bulduğunu sandığında düştüğün kara bir batak sana ne derece bir yanılgının içinde olduğunu gösterir. Aradığın ev her zaman bir bina olmaz. İtilip kakılarak büyüdüğün bir ev, hiç yuva gibi hissettirmez, yüzüne gülenler her zaman doğruyu söylemez, o zaman yalanlar içinde mi büyümek daha az yaralayıcı olur?
Yalanlardan inşa edilmiş bu evin duvarlarında meydana gelen çatlaklar, saklanan hakikatlerin bir gün bulundukları yerden çıkmasıyla başlar. Ufaktan hissettiren sarsıntılar, giderek şiddetini arttırırken oradan bir an önce çıkmazsan, tüm yalanlar ve sahteliğin altında ezileceğini bilirsin. Altında durarak inancını korumaya çalışırken Atlas gibi esiri altına girersin büyük bir yükün de. Bazen ip tamamen kopmadan önce bırakmak gerekir.
Korkmamam gerekirken korkuyordum. Bu engel olabildiğim bir duygu değildi. Bir kez ete kemiğe sinmişti ondan kurtulmaya çalıştıkça kendini yıpratırdın. Tıpkı şu an kendime yaptığım gibiydi.
Günlüğün kendime çıkarmış olduğum kopyası ile Yoona'nın evine gittiğimde bir süre yatağın üstünde karşıma aldığım günlük ile bakışmıştım. Jaemin beni bıraktıktan sonra gitmesi gerekmişti. Yoona beni rahatsız etmemesi gerektiğin çok iyi farkında olarak bana süre tanımıştı. Ne zamandır onun odasında yatağında oturduğumu bilmiyordum ama artık kaslarıma kramplar girdiğinin farkındaydım.
Kendime bir şans daha verdim ve sırtımı hafif doğrultarak ileri uzandım. Bu akşamüstü Ahn SungMin ile yaşamış olduğum trajik karşılaşmadan sonra sırtım ve boynumda ciddi hasarlar vardı. Canım acıyordu ama fiziksel bir ağrı şu an altında ezilmekte olduğum gerçeklerin yarattığı can yakıcı etki karşısında hiçbir şeydi.
Bakışlarım anlık telefonuma kaydı. Son bir haftadır yaşanan olaylardan sonra bana ulaşmak ve konuşmak isteyenlerin sayısı bir hayli artmıştı. Bunlardan en önem arz edenler Park IlSung'tu. Mark ve Chenle da benden uzun bir zamandır ses alamamaları sebebiyle ulaşmayı deneseler de onlarla yüzleşmek için kendimi hazır hissetmiyordum. Çünkü yalanlar artık dilime tekerleme olsa da artarda söylediklerimden sonra ipin ucunu kaçırmıştım. Nereden tutsam elimde kalıyordu.
Herkesten önce görüşmem gereken çok önemli başka bir isim vardı.
Dosyaları elime aldım ve derin bir nefes içime çekerken geçmişin çürüyen ekşi kokusunu da beraberinde soludum. Bu dosyada yazılanlar benden de öncesine dayanıyordu ve ne öğreneceğimi tam olarak bilemediğim için de gergindim.
Fotoğraf karesine tekrar baktığımda tanıdık olan yüzlerin şu andan ne kadar farklı olduğunu düşündüm. Amcam, babam ve yanlarında olan kişi.
Bu yüzü biliyordum, anılarımda belli belirsiz bana soğuk bir gülümsemeyle bakarken sesi ise netti:
Önce, öldürmek istediğin kişiye arkanı dönmemeyi öğrenmelisin.
YOU ARE READING
Where The Shadow Ends
Fanfiction[Nesta] İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...