•
Her şeyi bir düzen içinde yapmayı tercih ederdim. Verdiğim kararlardan bir an bile şüphe duymaz, adımlarım hep sağlam basar, düşüncelerimde gereksiz elemanlara bile yer vermezdim. Benim rüyalarım bile mantıklı olurdu. Gerçekleştiremeyeceğim hayaller kurmazdım. Hayal kurduğumda da o zaten gerçekleşmek üzeredir.
Net bir insandım belki bu beni sıkıcı bir insan da yapabilirdi.
Sınırları keskin, düz çizgilerle çizilmiş bir hayat içerisinde yaşarken bir uğraş sonucunda düzene soktuğum bu hayatın yıkılışını izliyordum ilk sıradan.
Babamdan gelen bu mesaj ve çiçekler zihnimi bulanık bir su haline çevirmişti. Kartı alıp odama çıktığıma gözlerime uyku girmeden dönüp dolaşıp hep aynı satırları okumuştum. Bir an bile şüpheye yer yoktu: Bu babamdı, emindim.
Kırmızı krizantemlerin anlamını bir tek biz biliyorduk.
Birden fazla belirsizlik varsa bile en azından babamın sağ olduğunu ve benden bir şeyler beklediğini anlamıştım. Bu içimde yanan o endişe korlarını biraz daha az can yakıcı hale getirdi.
İzlendiğimizi bildiği için bir tek benim anlayabileceğimi düşündüğü gizli bir mesaj bırakmıştı. Babam hep bu tür numaraları severdi. Net bir insan olmamıştı dilinde sarf ettiği sözlerinde. Kelime oyunları yapardı keyifli olduğu zamanlarda ama bazen o kelimelerini bir bıçaktan daha keskin savurabiliyordu göğsümün ortasına.
Senden utanıyorum.
Ona layık bir evlat olmadığımı düşünmüştü. Bende küçük bir yaşta keşfettiği o parlak ışığı göz göre göre söndürmüştüm ve bundan bir an bile pişmanlık duymamıştım. Olmamı istediği o kız olmayacaktım. Hayatım, bir kukla olmayacaktı onun parmaklarının ucunda ama silip attığım her şey artık tam karşımda dururken buna nasıl itiraz edebilirdim?
Gölgelerle savaşamazsın sonunu göremeden.
Anlatılmamış her dilek yaprağın renginde saklı.
Kayboluşun en başından başlar, hatırla ki bulasın yolunu.
Elimden gelen tek şey, senin gibi çiçekler yetiştirmek.Tek çıkarabildiğim son satırdaki sözlerdi. Benim gibi çiçekten bahsederken aklımda bir anı süzülüp duruyordu yere düşen yapraklar gibi. Bana çiçeğim, derdi kimi zaman ama bunu gerçek bir sevgiden mi kaynak alarak söylediğini hiç anlayamamıştım.
Sevgisiz bir babaydı. Güzel sözler söyleyerek sevmezdi beni. Beni hiç sevdiğini de sanmıyordum ama hep yaptığı gibi kendi çıkarları söz konusu olduğunda bu kartını kullanırdı. Bir zamanlar onu memnun etmek için, yüzündeki o gülümsemenin sebebi olmak için çabalamıştım.
Ne aptaldım ama. Hep kendimi kandırmıştım.
Hızlıca yerimden doğruldum. Kartı güvenli bir yer olması için yatağımın altına saklıyordum diğerleri ile birlikte. Alttaki parkelerden birini oynattığımda kenara çektim ve içindeki boşluğa yerleştirdiğim tozlanmış kutuya koyduktan sonra tekrar yerine koydum.
YOU ARE READING
Where The Shadow Ends
Fanfiction[Nesta] İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...