Bütün akşam Adana'dan, yanan pamuk tarlasından, küçük restoranın yenilenecek mutfağından konuştular. Ağızları bi durmadı. Ama ben kendimi verip de tam kim ne diyo anlayamadım.
Aklım neredeydi ola?
Anam nerde olacaktı anayı uyutacak babadaydı. Ne diye öyle dediyse, al işte tüm rahatımı elime koydu oturuyo nemrut. Ben ne güzel karı etmeyecek diye hiç üstüme yük etmemiştim bu mevzuyu. Şimdi tutuştun mu Züleyha? Ben nasıl olsa karı koca olmayacağız diye herifin yattığı odayı bile görmedim.
Of anam of... Ama Allah'ın bildiğini kuldan saklamak olmaz. Ben rahmetli eski hanımın odasında kalmayı istemiyodum. Ölmüş gitmiş ama kocasıyla onun yattığı yatak da ne edeceğidim ben?
Ya Züleyha üç günde nedir, kimdir bilmediğin adama gelin gelirsen yatacak yerin nere bilmezsin. Durdukça karabasanlar bastı her yanıma.
Lalezar çok acıyo dediydi. Gerçi yerden bitme Lalezar küçük ondan acımıştır. Ya da o gevur ben korkayım diye demiştir. Yok anam köyden Feride de evlendi, oturamadım üstüne üç gün dediydi. Acıyodu kesin acıyodu. Kendin geri de kaldın şerrin benle Lalezar!
Dudağımı kemire kemire yara ettim dertten.
Eli ayağı büyük adamın şeyi de büyük olur dediydi. Soykası batasıca karı, yerimde durdum duramadım. Oturduğum yerden diken çıktı. Gözüme sahip çıkacam diye işim bitti de yine de dayanamadım.
İlerdeki koltuk takımında babası, kardeşi bi de hocayla konuşan herifin ilk eline baktım. Sonra bi çala etrafımı süzüp bakan var mı diye gözümü gezdirdim. Sonra da ayağını gözledim. Giydiği terliğin ardından az taşmışdı. Büyüktü işte. Eli de ayağı da kocamandı. Zati abimden bi karış uzundu. Abimin ayak numarası kaçtı ki? Kırk ikiydi sanki. Vay başıma gelen. Öleceğidim ölecek. İkiye ayıracaktı bu kapılardan sığmayan nursuz.
Kapıyı aralayan Miniş "abla Nazlı uyandı" dedi de çölde su bulmuş bedevi gibi seğirttim. Boncuk çikolatam kurtarmıştı anasını. Nikahtan sonra bi ara odaya çıkıp emaneti tertemizken üstümden soyunmuştum. Dilber halanın düzgün de aldığı bi elbise vardı. Yeşili pek bi güzeldi valla, içim bayıla bayıla giydim hemen. Hem düğmesi de vardı.
Kıkır kıkır güldüm. Asil bey sorarsa ahacık burada derdim. Evin kızları pek süslü gezdiklerinden göze batmazdı bağrımın açıklığı. Bu evde tülbentsiz dışarı çıkma diyende, orası burası açık diye sopalayan da yoktu ya hevesimi alıyodum. Gerçi Asil bey dün söylendi emme hemen baş eğersek o baş bi daha kalkmaz diye korktum.O yatak süsü başına ne çoraplar örecekti daha görürdü o.
Saçım başım, üstüm neyim derken geldim geleli pek bi güzelleşmiştim ya ben. Çileden çıkınca yüzüme nur inmişti sanki. Şöyle az daha ayna karşısında salınıp aşağı inmiştim. Artık beyin karısı Züleyha'ydım, pejmürde gezip de evdeki çıngıraklılara laf veremezdim. Odaya girince yüzünün aldığı hâl aklıma düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
RomanceKİTAPTA +18 SAHNELER OLACAKTIR. OKUYUCULARIN BUNU DİKKATE ALMASINI, YETİŞKİNLERE YÖNELİK BİR KİTAP OLDUĞUNU UNUTMAMALARINI RİCA EDERİM... Korktuğu bir hayata esir olmamak için yangından kaçtı Züleyha! Kanından olanların biçtiği kaderde yanmamak için...