Bir süre daha odada kendilerine çeki düzen verip aşağı, misafirlerinin yanına indiler. Asil yarım kalmışlığın ve bilinçli olduğuna inandığı baskının hırsını içinde zaptetmeye çalışıyordu.
Nezaket her zaman hoş karşılanmıyordu demek ki. Şu âna kadar Çiğdem Hanıma gösterdiği nezaket de nihayete ermişti. Züleyha ile merdivenleri çıkarken anlık Çiğdemle gözgöze gelmişti. Beraber yukarı çıktıklarını gördüğü hâlde bu şekilde, hiç de yakışık alır olmayan girişine tahammülü kalmamıştı.
On ayı geçkin zamandır yanında çalışan kadın, ne hikmetse evlenene kadar bariz yakınlaşma çabalarına hiç girmemişti. Zerre ilgisini çektiğinden değil ama evlenince tam olarak ne oluyordu?
Biliyordu...
Asil insanların konuştuğu her şeyi dinlediğini, söylenenlere olan acabası hep vardı içinde. Adına eklenen sıfat onu geride tutarken Züleyha ile en son ki konuşmaları nasıl geçmişse artık göze gelir ataklarda bulunuyordu.
Hırslanmasına neyin sebep olduğunu bilmiyordu ama bu davranışların bir benzerini Kenan büyürken izlemişti. Sahip olamayacağı bir şeyi elde etmek için ayaklarını yere vurarak, bağıra çağıra ağlamalarını kenardan izlerdi Asil. Sağı solu dağıtarak, girdiği o saçma tavırların bir benzerini Çiğdem hanımda izliyordu sanki. Özellikle çalışanlara o üst perdeden emir verişleri kendiyle göz göze geldiğin de nasıl evriliyor görmüştü. Ailesine çok saygı duymasa onu başka bir restorana yönlendirmek için çok da beklemezdi.
Özellikle son günlerde kendi ile yerli yersiz iletişime geçme çabası ifrit etmeye başlamıştı.
Sürekli malzeme listesi için görüşme talebi, yeni tariflerinin Asil'in onayı olmadan menüye eklenmesini istememesi ya da çalışanlarla ilgili mutlaka söylemesi gereken bir şeyleri olması can sıkma seviyesini geçmişti.
Ama en son yaptığı bardağı taşıran son damlaydı.
Kabul ediyordu işinde çok iyiydi. Babası çok kıymet verdiği bir esnaftı. Karşı karşıya gelmek, hoş olmayacak bir konuşmanın içerisinde olmak istemeyeceği kadar değerliydi. Yine de bunlar yollarını ayırmaları gerektiği gerçeğini görmesini engellemiyordu.
İnsanlarla bu kadar kalabalık bir şekilde iç içe olmak da delirtiyordu onu. Herkes zalim Asil'in yeni karısını göz altından izliyordu. Züleyha, ya farkında değildi ya da umursamıyordu. Muhtemelen yüzünde olan ama kapatıcıyla örtülmüş bir iz, bir korku, çekince emaresi arıyorlardı. Sonuçta on bir yaş küçük karısına istediği gibi eziyet edebilirdi. Gözü açılmamış, saf diye adlandırdıklarına da emindi. Ama öyle çok omurgasızlardı ki hakkındaki düşüncelerini kısık desibelde seslendirip, onun açılışına gelebiliyorlardı. O kadar çok yüzleri vardı ki sayamıyordu artık Asil.
Yemek servisiyle beraber herkes masalarına geçmiş ve bekledikleri üzere belediye başkanı Adana'ya kattığı resteron için teşekkür etmek istediğini belirtip, konuşmayı devralmıştı.
En son yapılan kavşak ve asfalt çalışmalarından belediyenin özverisine konu nasıl gelmişti bilmiyordu. Aklı yanında oturan kadındaydı.
Akıl alır gibi değildi. Resmen beş dakikalık bir sevişme yaşayıp, birleşeceklerdi. Asil hiç kontrolünü kaybetmiş miydi acaba? Ama bu hoşuna gitti. Dünyayı geri plana atacak kadar bir zümrüt göze kapılmak çok büyük bir acizlik ve çok büyük bir güç hissettiriyordu ruhunda.
Kulağına eğilip, fısıldadı.
"Sıkıldın mı güzelim?"
"Asil bu adam susacak mı? Kurban olayım millet öldü acından. Sohranmayım diyom emme can bu da!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
RomanceKİTAPTA +18 SAHNELER OLACAKTIR. OKUYUCULARIN BUNU DİKKATE ALMASINI, YETİŞKİNLERE YÖNELİK BİR KİTAP OLDUĞUNU UNUTMAMALARINI RİCA EDERİM... Korktuğu bir hayata esir olmamak için yangından kaçtı Züleyha! Kanından olanların biçtiği kaderde yanmamak için...