25.BÖLÜM~KIRGIN~

119K 7.2K 532
                                    

Hayat herkese adil davranmıyordu, doğruydu ama Asil'e biraz fazla yüklenmişti. Çok bir şey istememişti halbuki. Bir ailesi olur umuduyla evlenmiş ama cehenneme girdiğini görememişti.

Şimdi tüm Adanada adı Asil değildi, zalim diye fısıldanır olmuşt. Yanından geçenler yüzüne bir şey diyecek kadar yürekli değillerdi ama ardını döner dönmez fısıltılar kulağını kamçılardı.

Bunu da öğrendi şu kısa zamanda. Duymamayı...

Halası ve Nazlı bebeğinden başka kimseyi yok saymayı kabullendi. Önemli değildi, hayattan bir beklentisi de yoktu. Kızı sağlıkla büyüsün, kızını korktuğu her şeyden koruyabilsin, Asil kızı büyürken onu seyredebilsin, öylece yaşayıp gitsinler Tüm planları bundan ibaretti hayat için.

Sonra bir şey oldu. Asla ihtimalini diline değdirmeyeceği, kendi hür iradesiyle böyle bir şeye cesaret edemeyeceği bir şey.

Halası bir kız sokmuştu konağa. Ama ne kız! Bakışı, duruşu, konuşurken havaya kalkan fındık burnu... Alaycı gülüşünü saklayamayan dudakları... Omuzlarının bir karış altına kadar uzanan gür saçları...

Güzel bir kız...

Gerçi Asil asla güzelliğin değer vermek için bir seçenek olduğunu düşünen adamlardan olmamıştı. Hayatının her yerini örümcek ağı gibi sarmış, yüzü güzel kalbi çirkin insanlar da bu fikrini desteklerdi.

Halası evleneceğini, evlenmezse de tüm hakkını helal etmeyeceğini söyleyince ne diyeceğini bilemedi. Şu yaşına kadar halası ona hiç emeklerini hatırlatmamıştı ki. Sonra içinden bir ses boş ver dedi. Boş ver ne olacaksa olsun, hayal ettiğin hiçbir şey yok nasıl olsa. Kızın, halası için değerini de öğrenince bir daha sesini çıkarmadı.

Baştan bir beklentisi olmasın diye ettiği lafı anımsadı da gerçekten dilini kesmek istiyordu. Yüzü nasıl kızarmış, utanmış belki çok değil ama birazcık üzülmüş gibi bir hâl almıştı suratı . Ama karakteri oldukça sağlamdı Züleyha'nın. Kendini anlık hislerine bırakmayıp toparlanmıştı hemen. Gerçi o lafın altında yatan sebep tamamen Züleyha için de değildi. Ama nasıl derdi? Nasıl anlatırdı? Üstelik duyacağı şeyleri erkeklik onuru tekrar nasıl kaldırırdı?

Tuhaf hissediyordu kendini. Kokusunu soluyunca bedeninde oluşan değişiklik elektrik yemiş gibi hissettirmişti içine. Uzun zamandır hissetmediği bu şey için ne kadar tedavi olmaya çalıştığı düştü aklına. Sorgulamak ve tekrar aynı durumları düşünüp dert etmek istemiyordu kendine.

Belki Nazlı için... Asilin yaşadıklarının aksine Züleyha, Nazlıya çok iyi gelirdi. Neslişah'ın eve gelişi düştü aklına. Tüyleri acıyla dikeldi. Canı hiç o kadar yanmamıştı. Giden annesi gelir diye on sekiz gün kapının ağzında akşama kadar oturup beklemişti. Kimse kaldıramamıştı çocuk Asil'i oradan. Sultan ablası hem ağlayarak hem oturduğu yere yemek taşıyarak bir an başından ayrılmamıştı hiç. Bir de halası da gitmişti. Onu küçük sanıyorlardı ama Asil biliyordu, halası hastaydı. Dedesi ameliyat için bağırmış, çağırmış zorla İstanbul'a götürmüştü. Halası onu bırakmamak için hasta kalmayı bile kabul etmişti. Ama kalkamıyordu bile yattığı yerden. Halası da olmayınca daha korkutucu görünüyordu bu ev gözüne.

Sultan ablası "kanı durmuyor, ameliyat olmazsa miyomlar rahmini sararmış" demişti. O zamanki çocuk anlamamıştı, sadece hasta olduğunun korkusu kaplamıştı içini. Annesi gibi ya halası da giderse ne yapardı Asil?

Babası kapıdan bir kadınla girince bakmıştı öylece. Annen olacak demişti birde. Annesinin bir daha gelmeyeceğini ilk orada kabullendi. Kapı sesine tepkş vermemeye ilk orada başladı.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin