Bunca derdin üstüne hepimiz hastaneye koşturduk. Nazlı'yı bırakıp gitmek içime sinmese de Asil'in hâli yüreğime köz düşürdü. Ambulansa bindirilirken öyle bi baktı bana ki nefes alamadım bi zaman.
Saatlerdir ameliyathenenin kapısında bekliyoduk. Kızlar bi yana çekilmiş ağlamaktan telef olmuşlardı. Neslişah iblisi de gözündeki boyayı akıtarak ağıt yakmış her yeri bir birine katmışıtı.
Asil dolanıp durduğundan gözümü üstünden ayıramıyodum hiç. Yılan da sürekli gözetliyodu zaten. Olmadık bi laf edecek de Asili daha kötü bi hale sokacak diye aklım çıktı.
"Züleyha..."
Dilber anamın sesiyle yanımdaki kafına döndüm yüzümü.
"He anne."
"Kızım al Asil'i çıkar biraz hava alsın. Hâli çok fena, bir patlama daha yaşamasın. Neslişah bakıp duruyor."
Ağzından çıkanlarla Neslişah'a baktım yine. Benim korktuğum, annemin de sıkıntısı olmuştu demek ki. Yavaşca ayaklanıp Asil'e yanaştım.
"Asil..."
Adımları sesimle durdu. Üstünde, kollarını yarıya kadar katladığı lacivert gömleğin bağrını da açmışıtı. Sıkıntı üstüne bindikçe etine değen kumaş bile ağırlık oluyodu sanki.
"Biraz hava alalım hadi kocam."
Başını iki yana salladı.
"Züleyha..."
"Hadi gözünü seveyim, az bahçeye çıkak. Daha gelip haber veren yok. Az nefeslen geri geliriz."
Bi bana bi Dilber anama baktı da derin bi soluk bıraktı. Sonra da başını kabullenir gibi salladı. Hemen eline yapıştım vazgeçer diye. Çekiştire çekiştire dışarı çıkardım. Gidip bahçedeki bi banka oturunca başını omzuma yasladı.
"Asil..."
"Hmm..."
"Konuşmayacan mı hiç canımın içi? Sen böyle sessiz durdukça yüreğimi bi el sıkıyo sanki."
Düşmüş omuzları, çökmüş göz altları ağlamamı getiriyodu. Neler etmişlerdi ona ama hâlâ babasına yanacak kadar merhameti büyüktü.
Onun ömrünü elleriyle ateşe atan baba!
"Ne konuşayım be Züleyha? Şu hâle bak! Başıma neler geldi diyordum hiç bir şeymiş onlar!"
"Öyle deme kurban olayım. Canın sağ... Ben bi tek buna bakarım. Senin canın sağ ya geri kalanı el birliğiyle toplarız."
Nazlının gözleri gibi çare bendeymiş gibi baktı gözlerime.
"Züleyha... Bir şey olur mu?"
Uzanıp hemen doladım kollarımı boynuna.
"Benim merhametli kocam, olmaz inşallah emme tut ki oldu insana ömürü kul mu verir? Sabırla neyse yazgımız kabullenmek düşmez mi?"
"Çok ağır konuştum..."
Boştaki elimle saçlarını okşamaya başladım. Küçük bi çocuk gibi dediği lafın yükü sanıyodu olanı. Şunca yıl sustuklarına saysalardı ettiği iki çift kelamı hem. Üç beş lafa ölünseydi Asilin, benim bu yaşa gelmemiz mümkün müydü hiç?
"Sen hakkın olanın binde birini bile konuşmadın Asil. Kendi nefislerinin derdine kaç hayata sebep olmuşlar. Yazık değil mi ölüp gidene? Yazık değilmi küçücük yavruma? En başta da sana Asil, sana yazık değil mi? Hadi babanın o kızla bi bağı yoktu ya sen? Baban o, seni koruyup kollaması lazımdı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
RomanceKİTAPTA +18 SAHNELER OLACAKTIR. OKUYUCULARIN BUNU DİKKATE ALMASINI, YETİŞKİNLERE YÖNELİK BİR KİTAP OLDUĞUNU UNUTMAMALARINI RİCA EDERİM... Korktuğu bir hayata esir olmamak için yangından kaçtı Züleyha! Kanından olanların biçtiği kaderde yanmamak için...