Keyiften dişlerimizin kamaşacağı o bölüme hoşgeldinizzzzZeynepin elini yüzünü yıkayınca kendine geldi. Bir de bana ayarsız diyolardı. Bunların hepsi ayrı çeşitti valla. Akşam sofrasını kurunca çok şükür kapı çaldı da koşturdum hemen. Kayınpederle Asil girdi içeri.
Bu boğazı ambar kılıklı adamında artık hiç yüzüne bakasım gelmiyodu. Babama eli kalkmış, eli kırılasıca! Halamı ne hallere düşürmüş. Belki hastalığı bile üzüntüdendi hep.Hatice abam öyle söylerdi. İnsana dert bi girdi mi ince zulüm olmadan çıkmaz diye. O içeri geçince peşinden kapı ağzında ikimize bakan Kenan'ı gördüm.
Sen de haklısın be kayınım, anandan babandan aldığın kandan anca Behlül çıkardı senden de.
"Hoş geldin Asil'im. Yorulmadın inşallah."
Sultan ablanın dediğini etmek lazımdı. Gönlünü iyi görürsem gözü dışarı kaymazdı. Asil'im dedim diye yüzü de hemen güldü ya hah dedim içimden bu karı biliyo işini. Biliyo da bu yaş olmuş hala Resul ağabeyi peşinde dolandırıyo.
"Hoş buldum zümrüt göz. Sabah keyifsiz gibiydin şimdi gül açmış yüzünde."
"E sen geldin niye açmasın?"
O kulağın lastiğe döndü sünmekten. İyi dinle Kenan. Bak ne güzel fingirdeşiyoz, sana benden ekmek çıkmaz. Gör de iyi belle. Yalanarak dolanma ortada kancık musibet!
Asile göz süzerken daha yeni görmüşüm gibi yanında dikilen kaynıma burun bükerek baktım.
"Haaa, kayınım sende mi buradaydın? Kusuruma kalma kocamı görünce, sende az boydan gödeksin fark edememişim."
Kızardı, bozardı utanacak oldu az. Biraz fazla oldu biliyom emme bu ipsizin yularını benim ahırımdan uzaklaştırmak lazımdı. Asilin de boş bulunup kısık bir kahkaha atması daha bi rengini mora buladı.
"Sağol be Züleyha. Birgül'ü elden geçirirken beni de arada hallettin ya."
Arsız kafir. Sanki güzel laf ettik, keyifli keyifli neye gülüyon sen? Sizin tiyniyetinizi itler şey etsin. Adam yerine koymasak da konuştuk diye neyin hoşnutluğu bu?
"Sen içeri geç yengem. Masada beklemesin millet. Bende kocama bişey diyecektim."
Hah bak böyle düşürürler süngünü. Sen ortalıktan toz ol, ağabeyinle fingirdeyecem demenin kibarcasını anladı çok şükür. Asil de garibim, Kenan'ın haddini bildirecem diye tüm ekmekler ona pişiyo sanıyodu. Çiğdem meselesinden hâlâ gönlüm kırıktı ona. Bana ettiğini unutmayacaktım. Gerçi unutturmazdım da sırası vardı onunda.
"Hayırdır Züleyha! Ne söyleyeceksin kocana."
Hah bak burayı düşünmedik Züleyha. Gelişine bişey sırala emme gözünü seveyim ayarı kaçırma. Sana dayanan bana dayanıyo.
"Hiç canım, dışardan geldin elini yüzünü yıka diyecektim. Genç oğlan, yanında çok muhabbete girilmez şimdi. Heves eder evliliğe, yuvası olsun ister. Daha anası ne akılda bilmeden aklına sokmayalım dedim."
Dur... Bak bunu iyi ettin Züleyha. Anasından önce Asil'in aklına Kenan'ın evliliği sok bacım. Asil bilmeden babasının aklına düşürür, Neslişah en sona kalır. E evin erkeklerinin gönülleri olunca o karı ne edecek? Gider kendine yakışan gelin alır.
"Dur öyle kuru kuru olmaz. Çok yoruldum bir kere öpeyim de yorgunluğum geçsin?"
Kıkırdayıp sağa sola baktım. Yemek odasının penceresinin tülü oynayınca dişlerimi sıkacak gibi oldum da kocam anlamasın diye hemen düzelttim suratımı. Hadi Züleyha! Senin değil onun ettiği ayıp, gör gönlünü kocanın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
RomanceKİTAPTA +18 SAHNELER OLACAKTIR. OKUYUCULARIN BUNU DİKKATE ALMASINI, YETİŞKİNLERE YÖNELİK BİR KİTAP OLDUĞUNU UNUTMAMALARINI RİCA EDERİM... Korktuğu bir hayata esir olmamak için yangından kaçtı Züleyha! Kanından olanların biçtiği kaderde yanmamak için...