İnsanız işte yaşıyoz. Yaşarken bir sürü şeyi alt ediyoz da dönüp bakınca neler gelmiş başımıza anca fark ediyoz. Dönüp baktığımda iki ayı geçmiş bi evliliğin içindeydim. Hiçbir şeyim yokken kızım, kocam, evim vardı. İçine sızmış bir iki çıngıraklı yılanı olsa da evimdi neticede.
Asil, açılışı yaklaşan restoran için bu ara çok çalışıyodu. İlk halamla küçük bi kutlama düşünselerde belediye başkanı, esnaflar birliği başkanı mı ne onlarda gelecez diye haber yollamışlardı. O günden beri de halamla Asil en iyisi olsun diye bi taraflarını yırtıyolardı valla.
Zeynep’in okulunun açılmasına da pek bişey kalmamıştı bu zaman içinde. Çukurova üniversitesinde sosyoloji okuyomuş yavrum. Hiç sormak aklıma gelmediydi şu zamana kadar.
"Yenge beraber alışverişe gidelim mi senle? Okul başlamadan bir kaç parça kıyafet alırız. Ay bunu söylediğime inanamıyorum ama çok özledim okulu."
"Gideriz tabi yengem. Maşallah, ne güzel okuyomuşun ya. Hiç demediydin Zeynep."
"Ay ne bileyim, konusu gelmedi ondan herhâlde."
Hevesli hevesli okulundan bahsettikçe nasıl güzel geldi gözüme. Okumuş kız olmak nasıl büyük nimetti öyle.
"O bölüm, ne oluyo Zeynep?"
"Yenge ben okulu bitireyim, master yapmayı düşünüyorum. Akademik kariyerimi doğru yönetebilirsem öğretim görevlisi olmak için uğraşacağım."
Dediği öyle hoşuma gitti ki benim hayalimmiş gibi sevindim hemen. Ben pek imrenirdim okuyan kadınlara.
"Anam! Öğretmen mi olacan kız?"
"Valla var öyle bir planım. Bakacağız artık."
"Gerçekten bir şeymiş gibi oturup birde anlatıyorsun ya Zeynep. Sanırsın doktor olacak! Karşındaki de yazık, bilmediğinden hevesli hevesli dinliyor."
İkimizin de yüzündeki gülümseme asılı kaldı.
Kendi aramızdaki sohbete damladın da ne oldu Neslişah? Şimdi ben neye şarlayım? Bana saf dediğine mi yoksa şuncacık kızın hevesini kursağında koyduğuna mı? Zeynep’in düşen yüzüyle Birgül bile üzülerek baktı haline. Boynu altında kalasıca karı! Zorla üstüne sıçratıyodu ya beni. Yüzüne şöyle bi baktım, sanki hiç duymamışım gibi Zeynep’e döndüm yönümü."İnşallah olun yengem. Ben öğretmenleri pek severim. Kız halaya çeker derlermiş, Nazlım da sana çekerse pek akıllı olacak."
Annesinin ettiği lafı duymamışım gibi konuşmamıza kaldığım yerden devam edince Zeynep’in düşen yüzü toparlandı.
"Yaaa... Yenge... Gerçekten mi?"
"Essah diyom kız. Bak sen Dilber halama çekmişim hem pek güzelsin hem pek akıllı. Yoksa mümkünü yok böyle olamazmışın yengem sen. Şöyle bi bakıyom da defon çok anam senin."
Saf yavrum benim, gözünü ayırıp bi bana bi anasına baktı. Sonra dediğim lafın ucu nerelere uzanıyo anlayınca boş bulunup bi kahkaha attı ki sorman gitsin.
"Hayırdır gelin hanım, bana mı bir şey diyorsun?"
"Yok kaynanam ne diyecem sana? Zeynep diyom, iyi ki halasına çekmiş. Güzelliğini, endamını almış maşallah. Nazlım da Zeynep’e benzer inşallah diye dua ediyom."
Gözünü kısa kısa bakan öyle işte suratsız karı. Adama lafı sokacan, lafı soktuğundan başkasına çok malzeme vermeyecen. Sen bu lafımın üstüne azcık düşün de içine dert olsun evin kara mambağası.
"Birgül... Şu kaynananı ara! Ne zaman geleceklermiş sor artık. Saat kaç oldu daha ortada yoklar! Evin erkeklerini mi bekliyorlar bir bohça getirmeye?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
RomanceKİTAPTA +18 SAHNELER OLACAKTIR. OKUYUCULARIN BUNU DİKKATE ALMASINI, YETİŞKİNLERE YÖNELİK BİR KİTAP OLDUĞUNU UNUTMAMALARINI RİCA EDERİM... Korktuğu bir hayata esir olmamak için yangından kaçtı Züleyha! Kanından olanların biçtiği kaderde yanmamak için...