Restorandan çıkıp eve varana kadar içinden türlü ihtimaller geçirdi. Farklı farklı binlerce teori üretip kalbinde aklamanın yollarını aradı.
O şeytan kullanmıştır, kandırmıştır, farkında olmadan ağzından laf almıştır diye kardeşinin üstüne örtülen karayı yine kendi elleriyle temizlemeye çalıştı.
O kadına olan kini ne kadar bâki olsada hiç kardeşlerini farklı görmemişti ki. Çok çok samimi hiç olmamışlardı ama birinin başı derde düşse herkesden önce Asil koşardı.
Kalbi Birgül yapmaz dedikçe aklı bilerek olmasa da yapmıştır diye canını yakıyordu.
Züleyhanın kan içindeki hâli, Nazlı'nın ağlamaktan kısılmış sesi ve daha varlığının mutluluğuna alışamadıkları yavrusunu az daha kaybedecek oluşu aklına geliyor ve istemeden kardeşine kinleniyordu.
Dikiz aynasından ona selektör yapan araba şu an hiç umurunda da değildi.
Hızından kaynaklı kısa sürede eve vardı. Şiddetle çalınan kapı ise hemen aralandı.
Sinirini kontrol etmeliydi. Sinirini bir şekilde kontrol etmeli ve bir yanlışa sebep olmamalıydı.
Hâlâ o küçük ihtimale nasıl da inanan bir yanı vardı? Bilerek değil diye fısıldıyordu kalbi. Sonra annesine yaranmak için Kenanın, Zeynebim hatalarını annesine yetiştirmeye çalışan küçük kız geliyordu gözlerinin önüne.
Sultan kapıda kaşları çatık ve oldukça sinirli bakan adamı görünce elini göğsüne yasladı.
"Asil Bey... Birşey mi oldu, gelin hanıma bişey mi oldu?"
Sesindeki titreme ne kadar korktuğunu, gören her göze şahitti aslında.
"Herkesi avluya topla çabuk Sultan hanım!"
Bunca yıl hiç bir çalışanıyla böyle konuşmayan adamın şimdiki hiddeti korkuttu onu. Hızlı adımlarla ilk mutfağa sonra yukarı koşturduğunu gördü.
Bu sırada Korhan ve Cemilde yetişmiş, açık kapıdan içeri girmişlerdi. Korhan atılıp kolunu kavradı.
"Asil! Sakin ol bir çuval inciri de berbat etme. Anladım ben seni ama böyle olmaz. Üstelik emin olalım, çalışanlardan biri olmadığı ne malum? Böyle yaparsan, okları yanlış kişiye çevirirken asıl suçluya haber verme imkanı doğurursun!"
Korhan'ın dedikleri çok doğruydu, öfkesine ve diline değdirmek istemesede hayal kırıklığına yenilip bir yanlış yapmak istemiyordu.
Kazım, Miniş, Elif, Zarife avluya çıkıp yan yana dururken yukardan da Zeynep, Birgül, Sultan ve Murat indiler aşağı.
Hepsi ne olduğunu anlamadıkları için şaşkın şaşkın bakıyorlardı.
"Hayırdır Asil! Bir durum yok değil mi?"
Muratın da yüzünde endişe vardı.
"Var mı yok mu öğreneceğiz Murat!"
Asil sıra sıra dizilmiş çalışanlarına ve kardeşlerine bakıp derin, sıkıntılı bir nefes aldı.
"En son Neslişah hanımla ne zaman görüştünüz? Yada hâlâ görüşen var mı aranızda?"
Çalışanlar birbirlerine bakıp başlarını sağa sola salladılar. Sultan kimseden ses çıkmayacağını anlayınca cevap verdi.
"Asil bey biz evdeyken bile pek görüşmezdik ki. Hayır olsun, ne oldu?"
"Hiç biriniz yemek yediği kapıya ihanet etmez değil mi Sultan hanım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
RomanceKİTAPTA +18 SAHNELER OLACAKTIR. OKUYUCULARIN BUNU DİKKATE ALMASINI, YETİŞKİNLERE YÖNELİK BİR KİTAP OLDUĞUNU UNUTMAMALARINI RİCA EDERİM... Korktuğu bir hayata esir olmamak için yangından kaçtı Züleyha! Kanından olanların biçtiği kaderde yanmamak için...