79.BÖLÜM~BEREKET~

75.9K 4.9K 1.6K
                                    









Biz bi koşturmacaya takılırız sanarken Murat enişte dediğini etmiş bize hiç iş koymamıştı.

Güzel bi yer ayarlamış. Kendi yakın akrabaları, Birgülün arkadaşları, üç beş de çağrılmasa utanılacak tanışların olduğu bi düğün kurmuş.

Sabahın erken saatleriyle ayaklandık. Çocuklara kahvaltılarını ettirip sırayla banyoya soktum. Halilin gözleri gözümden kaçtıkça kıkırtım arttı.

"Ne lan? Utanıyon mu halandan sıpa?"

"Hala büyüdüm diyom ya! Ben yıkanırım."

"E halam sen büyüdün de bak bakayım ben kabul ediyom mu o işi? Hem çok özledim ya sizi, e yıkamayı da özlemişim."

Halil utana sıkıla atletini çıkardı. Güldüm haline. Essah koca adam olmuş kuzum. Küveti yarısınaca suyla doldurup içine oturttum. Sonrada kısık açtığım başlığı her yanında dolaştırmaya başladım.

"Nazlı seni pek yoruyo ele halam?"

"Bebek ya, ondan öyle."

"Hiç yakandan da düşmüyo ki. Laf da dinlemiyo Halilim, yoksa ben ona belledirdim."

"Yok yok bişey deme. Oynatıyom ben onu Yiğitle. Bebek o daha."

Yüzünün güzelliği yetmezmiş gibi huyu da pek güzeldi. Herkesi koruması gerekiyomuş gibi bi hallere giriyodu essah koca adamlar gibi.

"Gözünü pek sevdi senin. Ondan heralde. Bi de abisi yok ya siz gelene kadar kızımın arkadaşı da yoktu halam."

"Parmağını sokmaya çalışıyo hala."

Banyoyu doldurası kahkaha attım. Ben gülünce Halil de güldü.

"Kendinin gözü seninki gibi güzel değil ya kıskanmıştır zilli. Pek beter pek. Peşinde dolandıracak bizi belli."

"Onun da gözü güzelki."

Bak bi de hiç kıyamıyo boncuğuma. Yufka yüreğini yediğim, az Nazlıya dur diyecek olsak araya giriyo. Dayanamadım ıslanmış yanağıma kocamanından bi öpücük bıraktım.

"Pek güzel kızım ele halam? İyiki geldiniz Halil. Sizi çok özledim ben."

Duruldu, önündeki köpüklerle oynarken başını eğdi. Bi yanım yoksay, hiç hatırlatma diye kıvranıyodu. Emme diğer yanım ben yokken ne ettiler meraktan ölüyodu sanki.

"Şey Halil... Ben gidince kötü bişey oldu mu size?"

Sesim benim bile kulağıma pek acınası, pek aciz geldi. Söyleyeceği her söz öyle korkutuyodu ki daha duymadan.

"Herkes kavga edince ben Yiğitle sedirin altına saklandım ya olmadı bişey. Ama sen merak etme ben Yiğiti susturdum. Ağlatmadım onu. Sonra nenemle, dedem geldi hemen bizi götürdüler. Babamın burnu çok kanamıştı ama."

Ah benim masum yavrum. Bunları yaşamayı hak edecek ne etmişidi ki sanki? Bizim cenderemizde ne hallere düşmüşüdü? Bir de kardeşinin akan göz yaşına üzülürüm diye beni avutuyo.

"Halil... Ben gittim diye küstünüz mü bana?"

Hıçkırdım hıçkıracaktım şimdi. Islanmış kirpiklerini ayırarak, çam ağaçları gibi güzel yeşillikte gözlerini bana dikerek bi baktı ki dizlerimi döve döve ağlayacaktım.

"Yiğit çok üzüldü, bi de çok korktu emme küsmedik. Valla bak hiç küsmedik. Ama ben duydum nenemi ki. Sen gitmesen ölecekmişin. Nenem iyiki gitti dedi. Bak ölmemişin ele hala? Ya kalaydın, Salih dedem gibi toprağa koyarlardı seni. İyi ki gittin. Hem eniştem hiç vurmuyo sana. Dudağın hiç kanamıyo artık. Bu evde herkes çok iyi bakıyo sana. Hem..."

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin