Sabah sabah olacak iş değil şu bölüm de denk gelmiş işte kusuruma bakmazsınız umarım😈Sabaha karşı gözü açılmış, bir daha dalamamıştı uykusuna. Yanında bebek gibi uyuyan, kıvrıldığı için de küçücük kalan karısından ayıramıyordu gözlerini. Dün Züleyha'nın bağıra çağıra söylediği her söz ok olup saplanmıştı göğsüne.
Asil'in Züleyha'sı var demişti. Ezdirmem ikisini diye sesiyle tüm konağı inletmişti. Sahi hiç böyle sahiplenilip, korunmuş muydu Asil? Ortalığı ateşe verecek kadar kimse adını böyle dillendirmemişti. Kimse "o benim, üzdürmem" diye kendini paralamamıştı.
Güzel yüzünün her bir zerresini izlerken kapalı gözlerine doğru biraz daha yaklaştırdı yüzünü. Şimdi görmese de göz kapaklarının altında saklanan yeşillere nasıl meftun olduğunu herkes görüyor muydu acaba?
Daha da önemlisi o görüyor muydu?
Asilin su perisi Züleyha...
Boncuğunun annesi Züleyha...
Evinin ışığı Züleyha...
Zümrüt gibi gözleriyle Asili kendine hapseden, bu duvarları sıcak bir yuvaya çeviren zümrütü.Ne büyük haksızlıktı ama! O güzel zümrütleri herkesi böyle rahat görebilmesi, bu şerefe hiç bir çaba harcamadan erişmesi büyük haksızlıktı.
Dünkü halini düşündükçe dudakları kıvrılmak için can çekişiyor, ihtimaller zihnini deştikçe yüreği sıtma tutmuş gibi titriyordu.
Hayatının hiçbir döneminde büyük büyük yükselişler, sert tepkilerle ortalığı yıkan biri olmamışken nasıl Züleyha’nın deli akan kanı onu mest edebilirdi? Desibeli yüksek her konuşmadan rahatsızlık duyarken, konağı inleten bağırış nasıl olur da böyle mutlu hissettirirdi birine? Böyle bir sahiplenilme, korunup, kollanma mümkün müydü?
Hakkını inkar edemezdi. Halası hep desteğiydi onun. Altı yaşından beri, eli hep üstündeydi. Ama onunda öyle çok kendine yetesi derdi vardı ki yalnız kalmak zorunda kalmıştı Asil. Hastalığı halasını mahvetmişti. En son ameliyatına kadar sürekli geçirdiği kürtajlar, kanamalar onu bitirmişti. İyileşip, sağlığına kavuşana kadar da Asil eski küçük çocuk değildi artık.
Oradan sonrası daha kolaydı. En azından kimseye kırılmamayı ve kimseyi umursamamayı öğrenmişti. İyi olmadıkları her hallerinden belli olan bir arkadaş grubu vardı. Kendi başına açtığı dertlerden evdekileri de görmez olmuştu. Bu kötü değildi o zaman ki Asil için. Oyalanacak daha yüzeysel dertler babasının kör bakışlarının önüne geçmişti artık. Neden böyle demekten vazgeçmişti. Ne zaman ki halası tekrar bir rahatsızlık geçirip yanında olmasını istemişti oradan sonra duruldu. Rahminin alınmasıyla bitti sanılan illet, yumurtalıklarında sancı olarak dönünce tekrar küçük bir operasyon yaşamak zorunda kalmıştı. Ve Asil'i yanında istemişti. Sonrası üniversite yılları ve hayatı boyunca hiç olmadığı kadar huzurlu bir hayattı. Mezun olur olmaz kulaksız ustasından aldığı eğitimle, pişmiş halde işinin başına geçmişti.
Hayatının hatırlamak istemediği kısmını es geçti.Ama şimdi tedbirli olmalıydı. İlk halasıyla konuşup mantıklı adımlar atmalıydı. Onlarla aynı evde kalamazlardı ama evi de onlara bırakıp gitmeye gururu izin vermiyordu.
Neslişah bilenmişti!
Neslişah, Züleyha'nın dik duruşunu, geri adım atmaz karakterini gördüğünde kolay lokma olmadığını anlamış ve hırsla bilenmişti. Şimdiye kadar bulaşmama sebebi onu köylü bir kız olarak görmesi olmalıydı. Dünden sonra, o sözlerden sonra asla rahat durmayacağını biliyordu. Asil çok daha doğru adımlar atmalıydı. Neslişah'ı başka eve yollamak da yetmezdi esasında. Tamamen hayatlarından çıkaracak bir yol bulmalıydı. Cemil'le tekrar bir görüşme yapacaktı ertesi gün. Eline telefonunu aldı, Cemilden mesaj vardı. Gece Neslişah, Kenan'la konuşmuştu. Mesajına dönüş yapıp tekrar komodine bıraktı telefonunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
RomanceKİTAPTA +18 SAHNELER OLACAKTIR. OKUYUCULARIN BUNU DİKKATE ALMASINI, YETİŞKİNLERE YÖNELİK BİR KİTAP OLDUĞUNU UNUTMAMALARINI RİCA EDERİM... Korktuğu bir hayata esir olmamak için yangından kaçtı Züleyha! Kanından olanların biçtiği kaderde yanmamak için...