İlk hikayem, ilk yolculuğum Kar Beyaz...
Adını masumiyetin yanıltıcı, aldatıcı, kandırmaya meyilli gücünden alıyor.
Ne tuhaf !!! İnanan da insan, kandırıldığı için öfke dolu gözlerini simsiyah bulutlara giydiren de insan.
Böyledir insan... Önce karın beyazlığına kızar, sonra da altındaki kire, batağa.
Bu hikayem acımasız olduğuna kendini inandırmış bir adamın karın beyazıyla tanışmasının hikayesi.
Bu hikayem kar kadar beyaz bir kızın siyaha karışmasının hikayesi.
Bu hikayem aşkın hikayesi...
***
20 yaşında, upuzun, kumral saçlara, yeşil gözlere sahip güzeller güzeli bir kızdı Arşın. Evet, adı Arşın'dı. Adını duyan herkes anlamını sorardı. Anlamından çok nedenini sorarlardı.
" Annem, babamla birlikte mahsur kalmışlar köyün ıssız bir yerinde bana hamileyken. Yer bilmez, iz bilmezlermiş. Her yer dağ, ağaçlık. Aç, susuz... Yolları arşınlarken ben gelmişim dünyaya. Çok zor şartlarda doğmuşum. Soğuk, ayaz, kışın ortasında, boyumu aşan karın arasında... İşte o an babamın aklına ismimi Arşın koymak gelmiş. Yolları arşınlamışlar ya, ondan. " diye anlatmış soranlara.
Arşın, köyün en güzeli, en safı, en temizi. Sabah kalkar erkenden, babasına yardım etmek için her türlü işe koşuşturur. İnekleri sağar, koyunları güder, tavuklarla, horozlarla ilgilenir, süt ürünleri yapar, beş dakika oturmazdı. Babası da ondan çok memnundu. Hatta bütün köylü onu çok severdi. Arşın, köylünün göz bebeğiydi.
Annesi ölmüştü Arşın'ın yıllar yıllar evvel. Belki de bundandı babasına düşkünlüğü, sevgisinin büyüklüğü... Onlar baba-kız değillerdi yalnızca. Bazen iki arkadaş, kimi zaman dargın iki ahbap, çoğu zaman da yaşlarına bakmayan iki akran...
O gece Arşın'ı uyku tutmamıştı. Pencereden baktığında babasının da uyumadığını gördü. Hemencecik üstüne bir şey alıp babasının yanına gitti.
" Baba! " deyip yanına oturdu.
Toparladı kendini Ali Bey. Gözleri azıcık doluydu, sildi hemen. Kızına belli etmemek için verdiği çaba, takdir-e şayandı. Ancak beceremedi. Anladı Arşın babasının halini, bir sorun olduğunu, üzgün olduğunu. Sordu ama kaçamak cevaplar aldı. Yine sordu, yine, yine, yine... İnandırıcı bir cevap alana kadar da soracaktı. En nihayetinde dürüstce doğruyu söyledi Ali Bey.
" Seni üzmeden, senin haberin olmadan çözmek istedim ama olmadı. Sıkıştım çünkü, araftayım. Biliyorsun, bu köyün bir güçlüsü var, en güçlüsü. Hep onun sözü geçer, herkes onun eline bakar, o ne derse o olur. Ağadır o, paşadır. Hepimiz ona çalışıyoruz. Biz kazanıyoruz, o yiyor. Biz kazanıyoruz, o ağalığına ağalık katıyor. Ben ona çok borçlandım. Eldeki, avuçtaki her şeyi satsam bile ödenmez. Zaten elimizdeki, avcumuzdaki her şey de onun. Bir canımız bizim. Bu düzen değişmez. Borcuma karşılık seni istedi Arşın. Kaç yaşında adam seni istedi. Karşıma geçip bir babaya bunu diyebildi. Ben hiçbir şey yapamadım. Şu ağzımı açıpta hiçbir şey diyemedim. Korkumdan, böyle gördüğümden, bunu bildiğimden. Affet beni. "
Arşın, bunları duymayı beklemiyordu babasından. O kadar öfkelendi ki, karaya büründü ışıklı teni. Siniri iki dudağından fışkırdı zehir zemberek sözlere ithafen. Babası korkaktı ama Arşın'ın korkusu bir tek Allah'aydı.
" Diyemedin ha, kızımı vermem, diyemedin. Sen neden bu kadar korkaksın baba? Sen anca biat et, kapılara köle ol, ayak sil, yer temizle ama sakın ağzını açıpta benim kızım satılık değil, benim kızım mal değil, o benim kızım, kimse onu benden alamaz, deme. Hep böyle hayatın boyunca pısırık ol, gölgenden bile korkarak yaşa, olur mu? Bak, şimdi beni seyret. Senin yapamadığını nasıl yapıyor kızın. Nasıl da dayanıyorum o ağanın kapısına. İyi seyret. "
Arşın yürürken yer inledi, gök gürledi. Ali Bey bile bu cesareti bir gün olsun bedeninde hissetmedi. Önce Arşın'ın kapıdan gururluca çıkışını seyretti, ardından içeri girip ne olur ne olmaz diye silahını çekmecesinden alarak beline takıp Arşın'ın peşine düştü. Arşın'ın adımları o kadar hızlıydı ki yetişmek için soluk soluğa kaldı. Defalarca seslendi arkasından Arşın'ın. Ama Arşın durmadı. O ağanın kapısında bitti yolu.
" Ağanızla görüşeceğim. Haber edin." dedi kapıdaki iki adama.
İçeri kabul edildikten sonra avluya girdi. Arkasından babası. Arşın çok önde, babası çok arkada duruyordu. Kerim Ağa merdivenin en başında dururken Arşın'ın sesiyle aydınlandı karanlık gece.
" Sen ne sanıyorsun? Ağasın diye her şeyin sahibi misin sen? Mal mıyım ulan ben? Babamdan beni istemişsin bana sormadan, Arşın ne der demeden, yaşına bakmadan. Babam yaşındasın sen. Yanında karın. Ağalığın bu mu? 19 yaşındaki bir kızı zavallı babasından (Ali Bey'in yüzü eğilir, utanır kendinden.") istemek mi? Babam korkmuş, diyememiş ama ben diyorum. Senden de korkmuyorum. İster ağa ol, ister paşa, senden korkmuyorum. Ben Allah'tan başkasından korkmuyorum. "
Kerim Ağa, sinirle yavaşça merdivenleri inmeye başladı. İlk defa birisi ona karşı gelmişti. Sesini çıkarmıştı ilk defa birisi. Bu asla onun kabul göreceği bir şey değildi. Merdivenlerin bitiminde Arşın'ın tam karşısında durdu ve sordu.
" Yani bana hayır diyorsun. "
Arşın'ın başı dik, gözleri cesur, bakışları sert... Tek bir adım atmadı geriye ve bağırdı, inletti ortalığı.
" Hayır!!! "
Kerim Ağa'nın içindeki öfke, kuru bir tokata dönüşüverdi. Arşın'a onu yere düşürürcesine bir tokat attı. Arşın bu tokatın etkisiyle yere savrulurken Ali Bey, kızına atılan bu tokattan sonra bir saniye bile sessiz kalamazdı artık. Belindeki tabancayı çıkarıp Kerim Ağa'nın kalbinin tam ortasına gönderdi. Boylu poslu ama zalim mi zalim Kerim Ağa oracıkta kana boyanıp yere yığıldı. Şok içindeydi herkes. Kerim Ağa'nın etrafında toplandılar. Arşın, şaşkınlık içinde babasına doğru koşarken Ali Bey'in ağzından şu söz dökülüverdi.
" Senin için yaptım. "
Hayat, kimini bir köprüye sürükler. Kimini direkt o köprüden atar. Kimi ise o köprüden kendi atlar.
Bunca zaman sesini kimseye çıkaramamış, kimseye kendini duyuramamış, hayatı boyunca bir kimlik sahibi olamamış Ali Bey, baba olmayı da beceremeyince iyice kaybetmişti kendini. Bu kaybediş bir son olmuştu onun için.
Bıkmıştı zavallı olmaktan, en cesaretli olması gereken zamanda bile korkmaktan bıkmıştı. Kızına atılan bu tokat, aslında onun zincirlerine uzanan bir eldi. Katil olmasına rağmen gururla söyledi " Senin için yaptım." diye. Arşın'ın dinmek bitmeyen gözyaşları arasında...
***
Arşın'ın hikayesi tam da burda başlıyordu. Acı dolu bir hikayenin başı sonu olmaz. Bu bir başlangıç değildi Arşın için, son da değildi. Bu acı dolu hikayeyle savrulduğu yerde onu aşk bekliyordu.
Hiç bilmediği, tanımadığı bir duygu olan aşk...
Hem öldüren, hem yaralı bırakan, hem de iyileştiren aşk...
En az onun kadar yaralı olan bir adamla tanışacaktı.
Körfez Yarkın!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR BEYAZ
RomanceHer aşkın hikayesini ayrılık yazar... 20 yaşında gencecik dünyalar güzeli masumiyeti yüzünde taşıyan bir hizmetçi kız Arşın ile öfke dolu intikam dolu acı dolu kalbi katı aşka düşman evin oğlu Körfez'in aşkı arama hikayesi... İmkansız olan aşk değil...