Begüm, tabir-i caizse perişan bir haldeydi. Körfez'i kaybetmenin pişmanlığı, geriye dönememenin acısı, suçlu olmanın vicdan azabı... Yanında Arşın vardı bir tek. Hiç tanımadığı bu yüz, tanıdığı herkesten daha yakındı ona... Arşın, dayanamadı, dürüstçe sordu onun bile kendine soramadığı soruyu.
" Madem bu kadar seviyordunuz, neden ihanet ettiniz Körfez Bey'e? "
Begüm, biliyor muydu bu sorunun cevabını? İçinde, bir yerlerde var mıydı ihanetinin cevabı?
" Bilmiyorum. Sevgisi yetmedi galiba. Körfez'i sevmek çok zor. Onu severken kendini unutman gerek, kendinden vazgeçmen gerek. Ben bunu yaptım. Çünkü hiçbir zaman emin olamadım. Gerçekten bana aşık mıydı, geceleri uyurken beni düşünüyor muydu, sürekli yanımda olmak istiyor muydu, yoksa öylesine bir şey miydi? Bilmiyordum. "
Begüm, yanyana getiripte bir cümleye dönüştürdüğü kelimelerin yanlışında boğuluyordu. Çünkü Arşın'a göre aşk böyle bir şey değildi.
" Aşk böyle bir şey mi? Karşılıklı olunca mı adı aşk oluyor? "
" Sen daha önce hiç aşık oldun mu? "
" Olmadım. Ama olsaydım asla ihanet etmezdim. "
" Büyük konuşma!!! "
" Dürüst olacağım size. Belki diyorsunuz ki, bu kız bir hizmetçi, nasıl böyle karşımda bana ahlak dersi verir... "
" Hayır, hiç demiyorum. "
" O zaman bu söylediğimi ukalalık olarak algılamayın. Körfez Bey'e çok aşık olsaydınız bedeninize başka birinin dokunmasına izin vermezdiniz. Sevmediği birini öpebilir mi insan? "
Begüm, kendi dilinden dökülen yanlış kelimelerin doğrusunu bu genç kızın ağzından duymuştu. Daha fazla dayanamadı ve adını sordu. Adını öğrendikten sonra biraz olsun toparlanmış olmanın etkisiyle Arşın'dan bir şey istedi.
" Arşın, senden bir şey isteyeceğim. Körfez'de benim için çok değerli bir şey var. Ona rahmetli babamın saatini hediye etmiştim. Ben isteyemem. Rica etsem Körfez'e gidip o saati alıp bana getirebilir misin? Gerçekten çok değerli... "
Arşın'ın çekinceleri olsa da Begüm'ü kıramadı. Kabul etti. Körfez'in odasına gitti. Yüzünde kocaman bir tereddüt vardı. Körfez, sağı solu belli olmayan, neyi ne zaman yapacağı kestirilemeyen biriydi. O yüzden Arşın büsbütün acabalar içindeydi. Yine de çaldı o kapıyı. " Gir!!! " sesini duyunca da içeri girdi. Körfez, yatakta uzanır vaziyetteydi. Arşın'ı görünce kalktı ve sandalyeye oturdu. Ayaklarını yere vura vura sesler çıkarıyordu.
" Begüm Hanım gönderdi beni. "
" Sen bizim hizmetçimizsin, Begüm Hanım'ın değil. "
" Rica etti. Sizde babasından kalan çok değerli bir saat varmış. Onu almamı istedi. "
" Saat ? Biliyor musun? Ben o saati hiç takmadım. Kırılır, çizilir, bir zarar veririm diye. Değmeyecek biri için gereksiz özveri. "
Körfez, sakince ayağa kalktı. Masaya doğru yürüyüp çekmeceyi açtı. İçinde duran saati çıkardı. Arşın'a uzattı. Arşın, almak için hamle yaparken Körfez bir anda saati duvara fırlatıp kırdı.
" Ne yaptınız? "
Arşın'ın şaşkınca sorduğu soru umrunda olmayan Körfez, Arşın'ın tavrından sonra oldukça sinirlendi. Arşın bir yandan saatin kırık parçalarını topluyor, bir yandan konuşuyordu.
" Çok değerliymiş bu saat. Ne diyeceğim ben şimdi Begüm Hanım'a ? "
" Çık odadan. "
" Bunu yapmayacaktınız. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR BEYAZ
RomanceHer aşkın hikayesini ayrılık yazar... 20 yaşında gencecik dünyalar güzeli masumiyeti yüzünde taşıyan bir hizmetçi kız Arşın ile öfke dolu intikam dolu acı dolu kalbi katı aşka düşman evin oğlu Körfez'in aşkı arama hikayesi... İmkansız olan aşk değil...