BÖLÜM 62

370 14 4
                                    

Kim biliyor kendini, kendi yüreğini? Kendi kalbini kim tanıyor? Kim anlatabilir kendi hayatını? Herkes kendine yabancı aslında, kendinden uzak. Bir isimden, bir soyisimden ibaret çoğu zaman insan. Kendini bile tanımıyor. Tanıdığını sanıyor. Aslında herkes kendini arıyor.

                              ***

O günün gecesi çok zor geçti. Eda'dan hiçbir haber yoktu. Sarp hastanede olduğu için henüz ona hiçbir şey söylenmedi. Barış, Eda'nın yerini bilmiyor gibi davranırken çok zorlanıyordu. Körfez'in yüzüne bakarken diline kadar varsa da ağzından çıkmıyordu. Körfez, Barış'ın duygularını bildiği için ondan şüphelense de Barış'ın yanlış anlamasından korktuğu için net bir şekilde soramıyordu. Barış, binbir bahaneyle polislere haber verilmesini de engelleyince Körfez gibi Arşın'da şüphelendi. Ama kim nasıl bir cesaretle sorabilirdi ki? Arşın, uygun bir zamanı kollayıp yalnız bulduğu bir an Körfez'in yanına gitti.

" Körfez Bey!!! Barış Bey bir şey bilmiyordur, değil mi? "

" Tabi ki bilmiyordur. Bilse susmazdı. Söylerdi. "

" Tuhaf davranıyor. "

" Eda'ya karşı olan duygularını biliyoruz, ondandır. Hem sen kim oluyorsun da böyle konuşabiliyorsun benim arkadaşım hakkında? "

" Sordum sadece!!! "

" Sorma Arşın!!! Bana bir şey sorma. Hepsi bahane!!! "

" Ne bahanesi? "

" Zorlama. Bitti artık. Sen bitirdin. Geri dönüşü yok. "

" Yine neyden ne çıkarıyorsunuz? Ben sadece şüphemi söylemeye gelmiştim. Sandığınız gibi değil yani. "

" Sakın sana kötü davranmıyorum diye hayallere dalma. Ne yaparsan yap seni affetmeyeceğim. "

" Konu bu değil!!! "

" Neymiş konu? Eda mı? Sarp mı? Barış mı? Kim? Yoksa Aslıhan mı? Ya da biricik Selim mi? Bahane, hepsi bahane!!! Hiçbiri senin umrunda değil. Senin umrunda olan tek bir şey var. O da soyadım. Tam alacakken kaybettiğin soyadın. Bir hazineydi senin için soyadım. Benim sana aşık olmam bir mucizeydi. Ama sen o mucizeyi elinin tersiyle ittin. Şimdi ufacık bir şansın peşindesin. Dünya yansa da senin umrunda olan tek şey benim soyadım. "

" Soyadın umrumda olsaydı evleneceğini ögrendiğimde canıma, filan kıyardım herhalde. Sana göre madem bütün hayatıma buna bağladım, ölürdüm herhalde. Ama bak, ne oldu bana? Yıkılmadım hiç. Zannettiğin gibi her gece seni düşünerek uyumuyorum ben. Sandığın gibi ölmüyorum aşkımdan. Eğer senin soyadın umrumda olsaydı evlenmemen için her şeyi yapardım. Ben ne yapıyorum? Bir köşede seyrediyorum seni. O Bahar'la ikinizi. Biliyor musun? Sizi yan yana gördüğümde canım hiç yanmıyor. Çünkü ne sen umrumdasın, ne de soyadın!!! "

Arşın'ın öfkeyle söylediği sözlerden sonra Körfez, gözleri dolarak arkasını dönüp bağırdı.

" Yeter!!! Sus!!! "

Arşın, altta kalmamak için öyle şeyler söyledi ki... Körfez'in asla duymak istemeyeceği şeyler... Tam o esnada Bahar'ın gelmesiyle ikisinin de ani öfke patlaması sona erdi.

" Körfez!!! Aslıhan Hanım'la Selim'e olanları yeni öğrendim. Hemen geldim. İyi misin? "

Körfez, yüzünü dönerek Arşın'a baktıktan sonra cevapladı.

" Ben iyiyim de başka şeyler de oldu. Eda, bebeğiyle birlikte kayıplara karıştı. "

Körfez, Bahar'a yaşananları anlatırken Arşın gözleri dolu dolu uzaklaştı yanlarından. İkisi de istemeden birbirlerine söyledikleri sözlerin acısını yaşıyordu. Karşı tarafın canını yakacaklarını sanarken yanan kendi canları olmuştu. Körfez, Bahar'ın yanında ruh gibiydi. Sorulan sorulara cevap veriyor, konuşuyor, anlatıyor ama asla tamamen onun yanında değildi. Arşın ise iyi bir haber bekleyen mutfaktakilerin yanına gittiğinde aynı Körfez gibiydi. Varlığıyla var gibiydi ama aslında yoktu. Görünürken görünmemek nasıl bir duygu? Dokunsalar dokunabiliyorlar ama seni asla hissedemiyorlar. Çünkü o başka bir şey, bambaşka bir şey...

KAR BEYAZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin