Bir insanın canını çok kolay bir şekilde yakabilirsin. Tek bir sözünle, bir tavrınla, acı veren bir gerçekle... Eda'nın gerçeği Barış'ın canını öyle bir yaktı ki... Ateşlerin içinde kalsa bu kadar yanmazdı belki. Yanmakta mesele değil aslında. Asıl mesele yakan, ateşi kimin çıkardığı, yüreğini kimin ateşe verdiği... Barış, Eda'nın sözlerinden sonra sessizce odadan çıkmak istedi. Kalbinin sızısı yüreğinden sızmasın diye... Eda, bir anlık boşluğa yakalanıp haykırdığı gerçeklerden sonra geri adım atıp Barış'a saçmaladığını duyduklarını kimseye söylememesi gerektiğini söyledi. Barış, başını aşağıya doğru sallayıp çıkıp gitti. Eda, Barış'ın yüzünde ki üzgünlüğü fark etmişti, nedenini anlamaya çalıştı. Aklına ilk gelen şey doğru olandı.
" Niye bu kadar üzüldü ki? Körfez'in Arşın'a aşık olduğunu Sarp'dan ögrendiğimde verdiğim tepkinin aynısını verdi. Benim yüzümde aynı böyle olmuştu. Ben de susmak istemiştim. "
Eda acaba mı diye düşündüğü şeyin netliğinden emin değildi ancak kendisini Barış'da görüyor olmak onu gerçeğin yoluna düşürdü. Şimdilik Eda için belirsizmiş gibi dursa da bir kere şüphe düştü mü insanın içine, ondan asla kurtulamazsın. Tıpkı aşk gibi... O da bir kere girdi mi kalbine, kovsan da gitmez. Çünkü insanın en güzel yenilgisi aşka karşı olandır.
Barış, Körfez'le karşılaşmadan eve gitmek istedi. Ancak bu defa da Arşın'la karşılaştı. Bir an önce malikaneden çıkıp gitmek istediği için çok kısa bir konuşma geçti Arşın'la aralarında...
" Barış Bey, ben de size bakıyordum. "
" Burdayım. "
" Ben hapisten çıktıktan beri babamla doğru düzgün vakit geçiremedim hiç. Bir yarım saat bile... İzin verirseniz bu akşam siz de kalabilir miyim? Babamın yanında... "
" Olur, kalabilirsin. Halandan izin aldın mı? "
" Aldım, bir akşamlığına idare edecek beni. "
" Tamam. Ben Begüm'ü arar, söylerim. Bu akşam evde olmayacağım ben. Kusuruma bakmazsın umarım. "
" Yok, bakmam da siz iyi misiniz? Yoksa Körfez Bey'le mi bir şey oldu? "
" Körfez sorarsa gitti dersin. "
Barış'ın tuhaf hali Arşın'ın da dikkatini fazlasıyla çekmişti. Onu hiç böyle görmemişti çünkü. Körfez'le arasında ki bütün soğukluğa rağmen Körfez'in yanına gidip onu uyarmak istedi. Bunu yapmak bile Arşın için çok güçtü. Odanın önüne hızlıca geldi ama bir türlü içeriye giremedi. Adımları bir ileri iki geriydi. Böyle sürüp giderken sonra bir cesaret tıklattı kapıyı. Körfez'in sesini duyunca içeri girdi. Körfez, Arşın'ı gördükçe yinelenen aşkından nefret ediyordu. Hemen oturduğu yerden ayağa kalktı. Arşın'ı ne kadar çok görürse o kadar çok acı çekiyordu. Bu da ona hiç iyi gelmiyordu. Bu yüzden Arşın'ı sözleriyle hemen odadan çıkarmak istedi.
" Seni görmek istemiyorum dedikçe sürekli karşıma çıkıyorsun. Ben bu durumdan artık çok sıkıldım. Bu sefer ki bahanen ne? "
" Bahane değil. "
" Sadakatini koruyamayıp beni kaybettin. Şimdi de etrafımda dört dönüyorsun. Yeter, yapma. "
" Körfez Bey, bir dinlerseniz eğer neden odanıza geldiğimi açıklayacağım. "
" Dinlemiyorum!!! "
" Barış Bey'le ilgili... "
" Ne olmuş Barış'a? "
" Az önce gördüm ben onu. Hali hiç iyi değildi. "
" Güzel bahane!!! Başka bir şey bulamadın mı yanıma gelmek için? Daha inandırıcı bir yalan. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR BEYAZ
RomanceHer aşkın hikayesini ayrılık yazar... 20 yaşında gencecik dünyalar güzeli masumiyeti yüzünde taşıyan bir hizmetçi kız Arşın ile öfke dolu intikam dolu acı dolu kalbi katı aşka düşman evin oğlu Körfez'in aşkı arama hikayesi... İmkansız olan aşk değil...