Körfez, aldığı kararın arkasındaydı. Şebnem Teyze'si boşa kürek çekiyordu. Ne söylerse söylesin boştu. Körfez bir daha dönmemek üzere terketmişti o evi. Arkasında neleri bıraktığı, nelerden vazgeçtiği umrunda bile değildi.
" Annem öldüğünde o eve bir daha adım atmayacağını söyleyen ve sözünü tutan teyzem şimdi bana akıl veriyor. Benim burda kalmamı istemiyorsan açık açık söyle teyze. Beni annemden vurma. "
Şebnem Hanım, Körfez'in yanına gidip ona kocaman sarıldı.
" Özür dilerim. Özür dilerim. Saçmaladım. Yaşıma ver. İstediğin kadar kalabilirsin burda. "
" Benim için artık orası yok. Kaçmaksa kaçmak... Umrumda değil. Dönmeyeceğim. "
Körfez için yeni bir sayfanın ilk yaprakları açılıyordu. Neleri geride bırakmıştı Körfez? Arasındaki uçurumun büyüklüğünü ona her fırsatta hissettiren babasını mı? Hain teyzesi Aslıhan Hanım'ı mı? Bir iyi, bir kötü anlaştığı, Aslıhan Hanım ile Yavuz Bey'in evlatlık çocukları Sarp'ı mı? Onu sırtından bıçaklayan Begüm'ü mü, Alper'i mi? Kimi? Barış dışında kimi? O da biliyordu arkasında kimseyi bırakmadığını... Daha doğrusu öyle sanıyordu. Arkasında hiç başlamamış, henüz filizlenmemiş bir aşkı bırakmıştı Körfez. Arşın'ın aşkını...
***
Arşın, bahçeyi sularken bir sürü kuş gördü kafeslerinde. Malikanenin arka tarafında bir kuş çiftliği vardı. Hepsi birbirinden güzel, rengarenk kuşlardı. Bir tanesini kafesinden çıkarıp ürkek ellerine aldı. Kuşun güzelliği Arşın'ı adeta büyülemişti. Arşın, kuşların sesiyle adeta mest olurken Yavuz Bey'in ayakları göründü. Arşın'a doğru adım atıyordu o ayaklar. Arşın, kuşlarla o kadar haşır neşirdi ki Yavuz Bey'in geldiğini biraz geç farketti. O farkedene kadar da Yavuz Bey, Arşın'ı seyre dalmıştı. Arşın, Yavuz Bey'i görünce aceleyle elindeki kuşu kafesine koydu. Yanlış bir şey yaptığını düşünüyordu.
" Özür dilerim. "
" Neden özür diliyorsun? "
" İzinsiz girdim buraya Yavuz Bey. Yasaktı belki de. Bilmiyordum. "
" Kuşlarımla tanışmak, konuşmak, onları sevmek yasak değil. "
" Sizin mi burası? "
" Haklısın. Uzaktan bakınca öyle bir adama hiç benzemiyorum. Ben de senin yerinde olsam şaşırırdım. "
" Yok yani, ondan değil. "
" Öz oğlunu bile sevmeyen bir adam kuşları nasıl sever diyorsun içinden. Gözlerinden okuyabiliyorum. "
" Yanlış okumuşsunuz. Ben insanları yargılamam. "
" Sen de farklı bir şey var Arşın. Şeytan tüyü mü desem, ne desem? Sıcacık, insanın içine işleyen bir yüzün var. Mesela ben senin için gitsin demiştim. Sebeplerimi söylemiştim. Şimdi aynı sebeplerden dolayı sana kanım ısınıyor. "
" Teşekkür ederim güzel sözleriniz için. "
" Şimdi söyle bakalım. En çok hangisini beğendin? "
" Mutsuzluğu beğenmem mümkün değil Yavuz Bey. "
" Kuşlar mutsuz mu? "
" Özgür değiller ki. Nasıl mutlu olabilirler? "
" Haklısın. Onları özgür bırakmak lazım. "
Yavuz Bey kafeslerin kapılarını açmaya başladı.
" Bana yardım eder misin Arşın? "
Arşın'ın yüzünü bir gülümseme kapladı. Birlikte kuşları kafeslerinden çıkarıp tabir-i caizse onları azad ettiler. Kuşlar serbest kalmanın mutluluğuyla kanatlarını sevinçle çırpıp uçmaya başladılar. Arşın'da aynı mutlulukla Yavuz Bey ile birlikte kuşların uçuşunu seyretmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR BEYAZ
RomanceHer aşkın hikayesini ayrılık yazar... 20 yaşında gencecik dünyalar güzeli masumiyeti yüzünde taşıyan bir hizmetçi kız Arşın ile öfke dolu intikam dolu acı dolu kalbi katı aşka düşman evin oğlu Körfez'in aşkı arama hikayesi... İmkansız olan aşk değil...