Hayat ne tuhaf, değil mi? Kimsenin yanına kâr kalmıyor hiçbir şey? Ertelenmiş bedeller herkesi kandırıyor, aldatıyor. Sanıyor ki zalimlik eden, bana hiçbir şey olmadı. Öyle değil işte. Eninde sonunda bedeller ödeniyor. İnsan bazen kendini hükümdar sanıyor dünyaya. Ölüm varken neyin hükümdarlığı, sorsa bir kendine... Aslıhan Hanım, son nefesini verdiğini sanmanın korkusuyla Körfez'den af diledi. İlk kez!!! Dilediği af, Körfez için bir hiçte oysa, anlamsızdı. İşte böyledir hayat. Geç kalınmış özürler yüreği soğutmaz. Ya vaktinde yüzleşeceksin vicdanınla, ya da ilelebet kaçacaksın ondan...
***
Arşın, tuhaf hallerinden şüphe ettiği halasına defalarca birbirine yakın sorular sordu. Leyla Hanım kaçabildiği kadar kaçtı sorulardan, en sonunda teslim oldu. Arşın'ı hayrete düşüren o gerçeği söyledi.
" Çok mu bilmek istiyorsun? Öğren de rahatla o zaman. Bu fincanların içinde kahve vardı. O kahvelerin içinde de böcek ilacı vardı. O kahveler Aslıhan Hanım ve Selim içindi. Muhtemelen şu an yukarda can çekişiyorlardır. Sana yaptıklarının bedelini ödüyorlardır. Kimsesiz, sessiz, bir zavallı gibi... "
Arşın duyduklarına inanamadı.
" Ne yaptın hala sen? Sen ne yaptın? "
Koşarak çıktı mutfaktan. Eve doğru koştu. Koştu, koştu, koştu. Salona kadar koştu. İçeri girdiğinde Aslıhan Hanım ve Selim'in yerde hareketsiz yattıklarını, Körfez'in başında durduğunu, Aslıhan Hanım'ın Körfez'in elini tuttuğunu gördü. Körfez, Arşın'ı görünce elini çekerek ayağa kalktı.
" Körfez Bey, ne oldu burda? "
" Ben de anlamadım Arşın. Bu haldeydi ikisi de. Zehirlenmiş olabilirler. Aklıma başka bir şey gelmiyor. "
" Ambulans... Ambulans çağırdınız mı? "
" Aradım, yoldalar. "
Arşın, halasının sebep olduğu durumu gözleriyle bizzat görünce titremeye başladı. Körfez, Arşın'ın çok korktuğunu görünce, titrediğini farkedince aralarında geçen her şeyi unutarak bir anlığına da olsa Arşın'ı kendine doğru çekti ve ona sıkı sıkı sarıldı. Arşın daha fazla korkmasın diye onun görüş açısını da kapattı. Sonra da yavaşça Arşın'ı çıkarttı gördükçe daha kötü olmasın diye. Bir süre sonra ambulans geldi. Ambulans geldikten beş dakika sonra Sarp'da geldi. Olanları öğrendi. Aslıhan Hanım ile Selim, ambulansla götürülürken Leyla Hanım karanlık gözlerle olanları izliyordu. Sarp, ambulansla birlikte hastaneye gidecekken dönüp Körfez'e sordu.
" Sen gelmiyor musun? "
" Bir şey olursa haber verirsin. Ben gelmeyeceğim. "
" Tamam, haber veririm de, babama kim haber verecek? "
" Ben ararım onu. "
Sarp, ambulanslarla birlikte ordan ayrıldı. Körfez, siren seslerini ilk defa bu kadar yakından duyunca annesinin öldüğü gün geldi aklına. Hızlı bir hareketle ellerini kulaklarına götürüp kulaklarını kapattı. Arşın, Körfez'in yaşadığı travmanın farkındaydı. Mutfak tayfa mutfağa geçerken Arşın, Körfez'in peşinden gitti. Körfez, elleri kulaklarında bahçeye doğru yürüyordu. Arşın'da peşinden... Körfez, annesinin naaşının götürüldüğü ambulansın siren seslerini beyninden atamıyordu bir türlü. Yine o kara güne gitmişti. Kafasına defalarca vurunca Arşın onu engellemek istedi. Körfez'in kollarını tuttu tüm gücüyle. Körfez, birazcık kendine geldi. Ama hâlâ iyi değildi.
" Affet beni dedi. "
" Kim? "
" Aslıhan!!! Affet beni dedi. Annenle sana yaptığım her şey için affet beni dedi. Bunca zaman canımı yakmamış gibi, anneme ihanet etmemiş gibi, beni babamdan uzaklaştırmamış gibi affet beni dedi. O kadar kolay mı? Bir özürle unutuluyor mu her şey? O kadar kolay mı? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR BEYAZ
RomanceHer aşkın hikayesini ayrılık yazar... 20 yaşında gencecik dünyalar güzeli masumiyeti yüzünde taşıyan bir hizmetçi kız Arşın ile öfke dolu intikam dolu acı dolu kalbi katı aşka düşman evin oğlu Körfez'in aşkı arama hikayesi... İmkansız olan aşk değil...