BÖLÜM 67

316 12 0
                                    

Yeni bir hayata başlamak o kadar kolay mıydı? Geçmişini unutmak, hayatını geriye sarıp yeniden yaşamak, en baştan en güzelinden doğmak... Yapar çok isterse insan, en güçlüsünü yapar. Ama bunu yaparken kendinden çok ödün verir. Kalbini karanlıktan kurtarmak için kendi ışığını söndürür. Çünkü karanlık en net gören gözleri bile kör eder.

Arşın, Körfez'in ışığı oldu. Mucizesi oldu. Yaşama sebebi oldu. Mutluluğu oldu. Arşın, Körfez'e hem aşık oldu, hem de ayrılık oldu. Körfez'in mutluluğunun sebebi de Arşın oldu, mutsuzluğunun sebebi de... Çok güzel sevdi onu. Öylesine derinden. Kimseye göstermediği, kimsenin bilmediği derin bir yerden. En içerden. Neden, bilinmez ama büyük aşkların büyük düşmanları olur. Kendileri hiç böyle sevmedikleri için ve hiç böyle sevilmedikleri için eşine benzerine yalnızca masallarda rastlanılabilecek o büyük aşklara düşman olurlar. Çünkü onların aşktan anladıkları sahip olmaktır. Oysa aşk sahip olunacak bir duygu değildir. Aşka sahip olamazsın, aşka şahit olursun!!! O güzel aşkların karşısına çıkabilecek her türlü düşman zamanla mağlup olup çekilir önünden. Ama bazıları büyük yara izleri bırakır. İşte o zaman asıl mağlubiyet başlar!!!

Bahar... Nişandan beri başını yastıktan kaldırmadı. Üstünü bile değiştirmedi. Makyajını bile temizlemedi. Yemek bile yemedi. Ağzına birkaç lokma koydu annesi, o da zorla. Ama artık kendine gelmesi gerekiyordu. Çünkü acının bittiği yerde öfke başlar. Yataktan kalkıp merdivenlerden aşağı indiğinde babasının hızlı bir telefon trafiğinde olduğunu farketti. Babasının konuşmalarını yakından dinledi.

" Ortaklığı iptal ediyorum. Ne gerekirse yapacaksınız. Yarkınlar bir dilim ekmeğe muhtaç kalacaklar. Kızıma yapılan terbiyesizliğin bedelini ödeyecekler. "

Sedat Bey, telefonu kapattıktan sonra Bahar babasının yanına gelip nefret dolu sözlerle babasına eşlik etti.

" Mahvet onları baba. Hepsini mahvet. En başta da onu, Körfez'i!!! Beni herkese rezil etti. Arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakarım ben artık? İnsan içine nasıl çıkarım? Onların çaresizce acı çektiklerini bilmek istiyorum. Beni şu an ancak bu kendime getirir. "

Bahar, öfkesini doludizgin yaşıyordu. Canı yandığı için can yakmak istiyordu. Ancak boşuna yanmamıştı ki canı. Körfez'in kendisini sevmediğini bile bile Yavuz Bey'in işlerini bahane ederek onunla evlenmek niyetinde olan Bahar'dı. Yarkınların zor durumundan faydalanmışlar, Körfez'i bu evliliğe mecbur bırakmışlardı. Ama Körfez, kalbinin sesini dinlemiş, Arşın'a olan aşkına rağmen bunu yapamamıştı. Şimdi gerçekten Bahar masum, Körfez mi suçlu? Körfez hiçbir zaman Bahar'a ümit vermedi. Tıpkı Arşın'ın Dağhan'a ümit vermediği gibi...

Dağhan... Arşın için çalışmaya başladığı evde artık yapayalnızdı. Arşın yoktu artık o mutfakta. Artık orda neden kalacaktı ki? Yavuz Bey'in yanına çıkıp işten ayrılmak istediğini söyledi. Yavuz Bey nedenini sorunca açık açık konuştu.

" Arşın yok. O yoksa ben niye burda durayım? Eski güzelliği kaldı mı ki bu malikanenin? Yeni birilerini alırsınız yakında siz işe. Ben Arşın olmadan o mutfağın tadını çıkaramam. Siz oğlunuz olmadan, Körfez olmadan bu evin tadını çıkarabiliyor musunuz? "

" Çok mu seviyordun o kızı? Oğlum da seviyor onu. Neden? Ne var ki o kızda? "

" Siz onun üstüne öyle yürüyünce ben size bir tane vurmak istedim. "

" Tekrar soruyorum. Ne var o kızda? Karıma ve Selim'e iftira attı. Böyle bir kızda ne gördünüz? Hadi sen neyse. Ben oğlumu, Körfez'i anlamıyorum. Ben ona her şeyi verdim. Beni nasıl bu kadar kolay terkeder? Hem de bir hizmetçi için... "

" Ben buraya sizin derdinizi dinlemeye gelmedim Yavuz Bey. İşi bırakıyorum. Sağolun her şey için. İyi kötü mutluydum burda. Özleyeceğim sizi... "

KAR BEYAZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin