Siz hiç çok sevdiğiniz birini kanlar içinde yerde yatarken gördünüz mü? Siz hiç ölümü bu kadar yakınınızda hissettiniz mi? Siz hiç kaybetmekten bu kadar çok korktunuz mu? Hiçbir şeyin öneminin kalmadığı, sıradanlaştığı bir anın içindeydi Arşın. Tek önemli olan Körfez'di. Onun bir an önce gözlerini açmasıydı. Ambulansla hastaneye giderken de, o soğuk koridorda beklerken de çaresizlikten çok korku vardı. Yine de ağlamıyordu. Sağlamdı, güçlü. Belki de öyle görünmeye çalışıyordu. Demir gibi durması bundandı belki de. O korkuyu, o çaresizliği tek başına göğüslerken telefonu çaldı. Sedef arıyordu. Telefonu açacakken eline bulaşan Körfez'in kanını gördü. Telefonu elinden düşürdü. Telefon çalmaya devam ediyordu. O tekrar tekrar kafasında canlanan gerçekten çıkıp telefonu eline alıp açtı. Artık herkes çaresizdi.
" Arşın, çok merak ettik sizi. Nerdesiniz? "
" Körfez vuruldu!!! "
" Ne? "
" Hastanedeyiz. Körfez ameliyatta!!! Ben doktorların içerden çıkıp onun iyi olduğunu söylemelerini bekliyorum. Daha kimse çıkmadı içerden. Ama az sonra çıkacaklar ve Körfez iyi diyecekler. "
Arşın telefonu kapatır kapatmaz Sedef hemen Leyla Hanım'a, Cenk'e, Dağhan'a ve Kenan Bey'e durumu söyledi. Herkes hem şaşırdı, hem de çok endişelendi. Sedef, Yavuz Bey ile Sarp'a haber vermek için salona gitti daha sonra. Nasıl söyleyeceğini bilemese de anlattı en nihayetinde durumu. Yavuz Bey kendinden geçti. Sarp'ın telaşı çok büyüktü. Herkes hastaneye gitmek için hızla çıktılar. Sarp yolda Barış'a da haber verdi. Barış'dan durumu öğrenen Eda'da yıkıldı. Herkesin kalbinde, yüreğinde, vicdanında kocaman oyuklar açıldı ansızın. Kapanmaz inatçı oyuklar... Korku içinde hastaneye Arşın'ın yanına gittiler. Onlar geldiğinde Arşın bildiği tüm duaları okuyordu. Etrafının kalabalıklaştığını farkeder farketmez ayağa kalktı. Ağlamamak için direnmesi, umudunu hiç yitirmemesi, güçlü duruşu... Hepsi bir yana, gözlerinde ki acı bir yana... Nasıl olduğunu soranlara verdiği cevap bile güçlüydü.
" Biz biraz tartıştık. Sormayın ama bir şey. Tartıştık ve ben onun yanından ayrıldım. Sonra bir silah sesi duydum. Bir daha duydum. Koştum. Körfez'in yanına koştum. Kimse yoktu. Körfez yerde öylece yatıyordu. Gömleği, beyaz gömleği hep kan olmuştu. Hiç gözlerini açmadı. Kaç dakika ambulans bekledik? Hiç gözlerini açmadı. Ambulansta o kadar yalvardım ona gözlerini açsın diye. Beni duymadı. Şimdi bırakır ama inadı. Değil mi? Ameliyatta da inat etmez. Sırf bana kızgın olduğu için uyanmamazlık etmez. Değil mi? "
Arşın'ın sakince dilinden dökülen sözler herkesin yanaklarını ıslattı. Sedef, Arşın'a sarıldı derin derin... Arşın'ın sustuğu yerde Yavuz Bey konuşmaya başladı. Çünkü onun korkusu acıdan başka bir şeydi. Keşke demekten korkuyordu o...
" Kaç kurşun yedi Arşın? Oğlum kaç kurşun yedi? "
" İki!!! İki galiba!!! "
" İki kurşunun Körfez'in bedeninde ne işi var? Ben bile babası olarak girememişken onun kalbine, yüreğine iki kurşun nasıl girebildi? Allah'ım!!! Oğlumu bana bağışla!!! Hatalarımı telafi etmeme izin ver. "
Arşın, yavaşça yürüyerek Yavuz Bey'in yanına gitti. Sadece baktı ona. Yaşlı gözlerle baktı. Yavuz Bey, kollarını açarak sarıldı Arşın'a... Kocaman sarıldı. İnsanı insana sevdiren şey içindeki sevgi, dışındaki merhamet... Kim derdi ki bir gün Yavuz Bey, Arşın'ı gerçekten sevecek. Ama oluyor işte, oldu işte... Şimdi asıl soruyu sorma vakti. Bu soru Sarp'dan geldi.
" Kim yaptı peki? Bunu Körfez'e kim yaptı? "
Barış, aynı soruyu devam ettirdi.
" Hangisi? Nişan günü terkedilen Bahar, nişan bozulduğu için tehditvari konuşmalar yapan Bahar'ın babası Sedat Bey ve en büyük şüpheliler Aslıhan ya da Selim!!! Hepsinin Körfez'e bunu yapmak için çok nedeni var. Acaba hangisi yaptı? Hangisi bu kadar ileriye gitti? Acaba hangisi yüzünden şu an kardeşim içerde ölümle cebelleşiyor? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR BEYAZ
RomanceHer aşkın hikayesini ayrılık yazar... 20 yaşında gencecik dünyalar güzeli masumiyeti yüzünde taşıyan bir hizmetçi kız Arşın ile öfke dolu intikam dolu acı dolu kalbi katı aşka düşman evin oğlu Körfez'in aşkı arama hikayesi... İmkansız olan aşk değil...