BÖLÜM 32

588 17 0
                                    

Hayatı hiç bitmeyecek sanırdım. Bir gün, bir an, bir sanise içinde perde kapanır. Ruh ölür, beden ölür. Silinip gidersin bu dünyadan. Kimsenin elini tutamadan... Kimseyi gittiğin yere götüremeden... Tek başına, bir başına gidersin. O an anlarsın. Her şeyin bir sonu vardır. Aldığın nefes bir gün bitecek. Yürüdüğün yolun bir gün sonu gelecek. Hayat biter. Nasıl yaşarsan yaşa hayat biter. Çünkü ölüm var!!!

Şebnem Hanım'ın cansız bedeni götürülürken herkes bir köşede genzini yakan acıyla seyrediyordu. Körfez yere çömelmiş, bu tarifsiz yangının sönmeyen ateşiyle boğuşuyordu. Arşın bir yandan sıkışan kalbini hayatta tutmaya çalışıyor, bir yandan da gözleri bakışları Körfez'de onun acısını yaşıyordu. Aslıhan Hanım!!! O heybetli, görkemli, burnundan kıl aldırmayan Aslıhan Hanım!!! O da sarsılmıştı ablasının ölümüyle. Bir cız etmişti nasır tutmuş kalbi. O kadar da taş kesilmemişti yüreği. Yine de tek bir damla gözyaşı akmadı yanaklarına. Gene de güçlü ve asil duruşundan ödün vermedi. Yavuz Bey'de tıpkı onun gibi ölüm karşısında bile omuzlarını aşağıya indirmedi. Sarp, Eda ve Selim ise ne hissedeceklerini bilmez bir haldelerdi. Eda'nın bakışları tıpkı Arşın gibi Körfez'in üzerindeydi. Leyla Hanım, derin bir yalnızlığa gömülürken çocukları kocası ondan farksız değildi. En nihayetinde biri sorabildi o acı soruyu. Yavuz Bey...

" Ne oldu birden bire? İyiydi, bir şeyi yoktu. Nasıl öldü? "

Körfez perişan bir halde boş bir noktaya bakarak şöyle söyledi.

" Onu kulübede bulduğumda yerde yatıyordu. Düştü mü, ne oldu, bilmiyorum. "

Bu sorunun cevabı Arşın'daydı.

" Ben biliyorum. "

Arşın böyle söyleyince herkes ona baktı. En büyük bakışı atan Körfez'di. Ayağa kalktı ve Arşın'a yaklaştı.

" Dün onu ben bu kulübede buldum. Hali iyi değildi. Sordum, zor da olsa anlattı. "

Aslıhan Hanım araya girdi.

" Ne anlattı? "

Arşın kelimeleri bir araya getirmekte güçlük çekiyordu.

" Öleceğini söyledi bana. Hastaymış Şebnem Hanım. Herkesten gizlemiş. Saklamış. "

Bu gerçek Körfez'i derinden sarstı. Herkesi derinden yaraladı. Körfez, yavaş adımlarla oradan uzaklaşmaya başladı. Annesinin kulübesinin önüne geldiğinde annesinin kendini astığı ve buna tanık olduğu anı hayal etti. Uzun uzun, yeniden çocukluğuna döner gibi... Arşın, Körfez'in iyi durumda olmadığının farkındaydı. Körfez, annesini kaybettiği yerde teyzesini de kaybedince travması yeniden canlandı. Aynı yerden iki ceset çıkmıştı çünkü. Biri annesinin, biri anne yarısının... Kaldıramayacak noktadaydı. O karanlık günün hayalinden sonra arkasını dönüp Yavuz Bey ile Aslıhan Hanım'a baktı. Onlara doğru öfkeyle yürüdü.

" Annem sizin yüzünüzden öldü. İkiniz de katilsiniz, katil!!! "

Körfez'in bu sözleri şok içinde bıraktı yüzleri. Ölen Şebnem Hanım'dı çünkü bugün. Ancak Körfez teyzesinin ölümüyle geçmişe bir yolculuk yaptı sanki. Canlandı öfkesi, dirildi nefreti. Azalıp zamanla yok olan işkencesi yeniden sahne aldı. Bu öfkeyle uzaklaştı ve ordan gitti. O gittikten sonra Yavuz Bey'de son görevlerini yapmak için hastaneye gitti. Daha sonra herkes dağıldı. Arşın hariç. Onun aklı Körfez'deydi. Onu öyle perişan bırakıp gidemezdi. Ayakları gitmek istese beyni buna izin vermezdi. Körfez'in yanına gitti. Körfez malikanenin en sessiz, en kimsesiz, en yalnız yerinde oturmuş gözyaşlarıyla yağmuru selamlıyordu. Arşın'ın ayak seslerini duyunca onun geldiğini anladı. Ondan başka kimse onun yalnızlığına ortak olmak istemezdi çünkü.

KAR BEYAZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin