BÖLÜM 30

730 17 0
                                    

İki aşık birbirine hem bu kadar uzak, hem de bu kadar yakın olabilir mi? İki beden birbirine bu denli koşarken kalp bu kadar zalim olabilir mi? Gözler aşkını buram buram haykırırken sözler dile gelmese ne yazar? Kalbi aşk tutuklar, aşk kalbe mahkûm olur. Bir ömür esir olur, tutsak olur. Tenmiş, canmış, bir önemi kalmaz. Bir gün birisi gelir, bütün dünyan o olur. Kendi hayatını bırakırsın, onun hayatını yaşamaya başlarsın. Onu bu dünyadaki her şeyden çok sevdiğini anladığın an bil ki sen aşıksın. Herkesin bir eşi vardır çünkü bu hayatta. Kimi arar da bulamaz, kimi aramaz da bulur. Bir kere aşık olduysan eğer vazgeçmek diye bir şey yok. İnsan her öptüğüne aşık değildir. Bunu unutma!!! Ama gerçekten aşık olduysan bir kere gitmek diye bir şey yok.

Körfez, Arşın'ın belinden tutup onu kendine çektiğinde ikisinin de kalbi bir başka attı. Hiç görülmemiş bir yaşayış... Körfez'in bu hamlesine bir bahane uydurması gerekiyordu.

" Hâlâ düşecek gibisin. Çok kenarda duruyorsun. "

Arşın, yavaşça arkasına bakıp kenarda olduğunu farkedince Körfez'in o niyetle onu tuttuğunu anladı ve ordan uzaklaştı. İkisinin de kalbi çok güçlü atıyordu.

" E hadi!!! Gezdir beni!!! "

Körfez'in havayı değiştirmek için söylediği sözden sonra gezmeye devam etmek için arabaya bindiler.

" Nereye gidiyoruz? "

" Şu sizin en çok merak ettiğiniz yere... "

Birlikte gezmek için yolculuk başlarken Körfez bir yandan arabayı kullanıp bir yandan da Arşın'ı izliyordu. Arşın için de durum farklı mıydı? Tabi ki hayır. O da bir yandan yola bakarken bir yandan da bakışları Körfez'deydi. İkisi de birbirine derin ve anlamlı gözlerle bakarken ikisi de aynı şeyi hayal ediyorlardı. Az önce o kayalıkta, o derinlikte yarım kalan aşkı... O bel tutuşunun, o yakınlığın hayallere sığan gerçeğini...

" Arşın!!! Sürekli seni düşünüyorum. Aklımda sürekli sen varsın. Neden böyle? "

" Bana mı soruyorsun? Ben de bu sorunun cevabını arıyorum günlerdir. Çünkü benim de aklımda sürekli sen varsın Körfez. "

" Teyzeme, Barış'a sorsam sen aşık olmuşsun derler ama ben aşk olduğuna inanmıyorum. "

" Basit bir hizmetçiye aşık olamazsın çünkü sen. "

" Oldum bile. Ama aşktan daha fazlası. Aşkın bir üstü ne bilmiyorum. Adını koyan, ismini bulan var mı, onu da bilmiyorum. Ama aşk değil. Aşk olsa şu an seni öperdim. Ama ben senin beni öpmeni bekliyorum. "

" Beni ilk öptüğünde senden nefret ettim. Ama şimdi sana aşığım. İlk defa aşkımı öpüyorum. "

Arşın, Körfez'i öper. Körfez'de karşılık verir. Ellerinde tutkunun izi, yanaklarında kalp çarpıntısı, hiç böyle sevmemenin derin sızısı... Öpüşen yalnızca dudakları değil, kalpleriydi de... Ve bu şimdilik bir hayaldi. Birleşemeyen dudaklarının kalbe yansımasının hayali... Körfez o an neden Arşın'ı öpemediğinin keşkesi içindeydi. Arşın ise Körfez'in onu öpmesini bekliyordu sanki. İkisi de o hayali bitirdiler. Gerçek dünyaya döndüler. Aralarındaki o büyük çekime rağmen hâlâ birbirlerine karşı duvarları olan o gerçek dünyaya... Konuşamıyorlardı, bir şey söyleyecekleri sıra bile bin dereden su getiriyorlardı. Çocuklar gibi heyecanlı, bir o kadar utangaçtılar. Yaşanmayan aşkın keşkesini hayal edecek kadar da deliydiler...

Arşın, gün boyunca Körfez'e Edirne'yi gezdirdi. Gönlünü gezdirir gibi açtı hayatının kapılarını Körfez'e. Körfez, çok aşina olmadığı bu şehri Arşın'la seviyordu. Arşın'la tanıyordu. Her taşını hafızasında taşımak istiyordu. Gezdikleri bir yerde bir fotoğrafçı fotoğraf çekmek isteyince fotoğraf da çektirdiler. Ne patron kaldı, ne hizmetçi. Sorsan hâlâ patron hizmetçi. Artık yalan oldu iki dünya halleri. Tek gerçek aşk... Gözler yalan söyler mi hiç? Bakışlar kandırır mı insanı? Kalp oyun oynar mı bir yabancıya hayat vermiş gibi? Taşıdığın can kadar gerçek aşk...

KAR BEYAZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin