Zaman atlaması!
Saate baktığında akşam 10 olduğunu görmüştü ama adam gelmemişti, o da televizyon izliyordu. Yarım saat önce de çok acıktığı için yemeğini yemişti. O anda çalan kapıyla bir hizmetçi açmış vede gelen Barboros Bey'e hoş geldin demişti. Bunu duymuş olan Azad ise rahat bir nefes almıştı çünkü geç kalınca biraz endişe duymuştu. Salona giren adamsa onun televizyon izlediğini görüp yanına oturmuştu.
Azad - Hoş geldin.
Barboros B - Hoş buldum oğlum, sen yemek yedin mi?
Azad - Gelmedin bende yedim.
Dedi gözünü televizyondan ayırmadan, mahkum'u izliyordu. Barboros Bey ise televizyona kısa bir bakış atıp yeniden ona bakmıştı.
Barboros B - Iyi etmişsin aslanım, bu arada üzgünüm toplantı uzadı diye gelemedim.
Azad - Sorun değil ama açsan yemek vardı.
Barboros B - Ne yalan diyim açım, neyse ben gidip birşey yiyeyim.
Diyip onun yanağına ufak bir öpücük kondurup mutfağa yol almıştı, Azad ise onun öpüşüyle istemsizce gülümsemişti. Ona alışmıştı, adam onunlayken rahattı, sevgisinde samimiydi. Nereye gidip geldiğini yada gidecek oluşunu ona derdi çünkü ona güvenmişti. Ateş ailesiyse durumları haberden görünce delirecek gibi olurdu çünkü adamla fazla samimiydi. Her anda baba diyecek gibi duruyordu, birde adama fazla güzel bakardı. Ah bu arada Barboros Bey ona saldıran Italyan mafyasını dost filan demeden öldürmüştü. Sonuçta olayda tek suçlu Azad değildi ki, onun tek suçu ; aşırı içip kendini kaybetmesiydi. Bu da herkesin başına gelebilecek birşeydi.
Kandemir Bey ise ölen ortağı ile çöküşler yaşamıştı, şuansa batmak üzereydi. Azad'ı arıyordu ama bir türlü bulamıyordu, evet utanmayacak vede ondan para isteyecekti. Çünkü onun zengin bir adamla yaşadığını o da öğrenmişti, tabi birde kendisi de savcıydı. Bu yüzden de çok zengin olmuştur diye düşünüyordu ama onada ulaşamıyordu, bunun nedeniyse Barboros Bey idi. Onun Azad'a ulaşmasına izin vermiyordu, devamlı önüne engeller koyuyordu. Azad ise bundan dolayı Kandemir Bey'in onu aradığını bilmezdi, adam ona ne vakit ulaşmak istese ya korumalar engel oluyor yada Barboros Bey ona engel olacak birşeyler bulurdu. Çünkü adamın para sıkıntısı yaşadığının haberi ona gelmişti. Zaten onun ortağını kendi elleriyle öldürmüştü, sırf evladı gibi gördüğü Azad'a silah çekti vede onu kurtla baş başa bıraktı diye yapmıştı. Haklıydı da, sonuçta o gün kurt Azad'ı parçalayabilirdi. Ama neyse ki kendisi erkenden yetişmişti, şimdiyse sağ sağlim onunla aynı evdeydi. Mutluydu, kahkahalarla gülmese bile yine de mutluydu ve bu gözlerinden bile belliydi. Renkli duran gözleri parlıyordu...
■■■■
Barboros B - Sufle yer misin oğlum? Azad yapmış...
Azad - Ha?
Dedi safça bir ona birde önüne koymuş olduğu sufleye bakarak, Barboros Kaplan ise kıvrılan dudağıyla geri yaslanırken yeniden konuşmuştu.
Barboros B - Yine neye daldın aslan parçam?
Azad - Televizyon izliyorum.
Barboros B - Azad televizyon kapalı aslanım, sen iyi misin?
Dedi endişeyle sorarak, Azad ise onun gibi geri yaslanıp yerinde hafif kaymıştı. Sonra da derinden oflayarak şunu söylemişti.
Azad - Bilmiyorum garip hissediyorum, Koza'ya birşey olmamıştır demi?
Barboros B - Bilmem ama istersen evi bir kontrol ettireyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ!
Teen Fiction$ - Sen bakma! # - Dur oğlum ya, en heycanlı yerinde reklam gibi girme! $ - Büyüyünce izlersin. # - Babam gibi başlama Azad, hem biz aynı yaştayız.