45

572 49 78
                                    

Barboros B - Hazırsanız kalkında Alemdar ailesine gidelim, zaten geç kaldık.

Azad - Bir an ciddi ciddi masa kurdurmaya gidiyorsun sandım, hadi gidelim.

Dedi hemen kalkarak, tabi onunla bir Koza'da ayağa kalkmıştı. Hepsi hazırdı, o sırada Azad'ın telefonu çalmıştı. Arayan Vurgun idi, bu yüzden aramayı hemen cevaplamıştı.

Azad - Efendim.

Vurgun - Babam gelecekler mi diye soruyor?

Azad - Bir saate orda oluruz, Koza ile konuşuyorduk. Çok pardon...

Vurgun - Sorun değil, bekliyoruz.

Azad - Tamam kara gözlü!

Dedi aramayı sonlandırarak sonra da lüks araçlarına o da binmişti. En son şoför kapıyı kapatıp şoför koltuğuna geçmiş sonra da arabayı çalıştırıp Alemdar Malikanesine sürmüştü.

1 Saat sonra
Alemdar Malikanesi...

   Şöför kapıyı açtığı anda araçtan ilk Barboros Kaplan, peşinde Koza, onun peşinden de Azad inmişti. Şuan malikhanenin önündeydiler, hemen evin kapısına ulaşan merdivenleri tek tek çıkmaya başladılar. Zaten geç kalmışlardı daha fazla geç kalmaya gerek yoktu. Ayıp olurdu.

Birkaç dk sonra kapıyı hizmetçi açıp onları eve davet etmişti. Sonra da salona yol almıştılar, salona girer girmez ilk gördükleri ayakta ki aile olmuştu. Sessizliği bozanda Barboros Bey olmuştu.

Barboros B - Beklettik, özür dileriz.

Armağan B - Aile meselesiymiş, sorun değil! Hoş geldiniz...

Dedi onunla el sıkışarak, çok geçmeden hepsi selamlaşmıştı. O anda Azad birden bire ona sarılan bedenle kala kalmıştı çünkü bunu beklemiyordu. Sarılan kişi Vurgun'unun annesi Leyla hanım idi, onu Vurgun'dan ayırmazdı. Sevgiyle yanaşırdı ama bu sarılma olayı ilkti. Bir ara Pınar hanım sarılmıştı, onda da yıkıp geçmişti. Üvey annesi Ela hanımda ayrı dertti, iğrenç bir kadındı ama bu kadın sevgisini belli ediyordu. Kibar vede sevgi doluydu, art niyeti yoktu.

Leyla H - Hoş geldin oğul!

Dedi şefkatli bir sesle, o kadar güzel histi ki... Insana huzur ve güven veriyordu. Azad bu sevgiyi ilk defa adam gibi yaşıyordu, bu yüzden de gözleri dolmuştu. Barboros Bey ise sanki onun kötü olduğunu anlamış gibi endişeyle ona bakmıştı. Birkaç dk sonra da kadın ondan ayrılmıştı, Azad ise kimseye bakmadan hoş buldum demişti. Içinde koca bir oyuk vardı, içi yanıyordu.

●●●●

   Şimdiyse yemek yiyordular, herkes kendi hâlindeydi. Ama Azad yerken rahatsızdı çünkü boğazında ki yumru gitmek bilmiyordu. Çünkü yemekte dahi kadın ona ve Koza'ya sevgiyle yanaşıyordu, tabaklarını bile yemekle doldurmuştu. O an bacağına dokunan elle irkilip yanında oturan bedene bakmıştı. Babasını görünce rahat bir nefes almıştı, o ise oğluna yanaşıp şunu fısıldamıştı.

Barboros B - Iyi misin oğlum? Istersen eve gidelim.

Diye sormuştu, ses tonu bile onun için koktuğunu belli ediyordu. Azad ise başıyla onaylamış vede titrek bir nefes almıştı. Yaralıydı işte, böyle anlarda da yarası karşısına çıkardı. Barboros Bey ise yanındayım dercesine onun dizinde duran elini sımsıkı tutmuştu. O anda konuşan Leyla hanım olmuştu.

Leyla H - Yemeğine dokumadın yoksa sevmedin mi?

Azad - Güzel, herşey güzel... Elinize sağlık!

Leyla H - Afiyet olsun.

Dedi gülümsemeyle yemeğine devam ederken, onlar gelecek diye özenle kendisi yapmıştı. Özellikle Azad'ın sevdiği yemekleri öğrenip ona göre yapmıştı. Sanki kendi evladı gelecek gibi özenerek yemekler yapmıştı. Hizmetçiler sadece masayı kurmuştu. Leyla hanım Azad'ın anneden yana eksik büyüdüğünü ilk görüşte fark etmişti. Çünkü bazen onun hüzün dolu bakışlarını yakalıyordu, belli ki onun evlatlarına olan bağına özenmişti. Yada o da bir anne istemişti ama anneden yana hiç yüzü gülmemişti. Hem üveyden hemde öz olandan hayır görmemişti. Hoş baba da sonradan gelmişti hatta ondan yana da bir kazık yemişti. Resmen bir türlü yüzü gülmemişti, bahtı yoktu. Tam umudu tükendiği andaysa babasının kazık attığı adam ona sevgiyle gelmişti. Oysa başkası olsa düşman diyip itip kakardı ama Barboros Bey onu evlâd bilmişti. Sevgiyle yanaşmış, asla da kalbini kıracak birşey yapmamıştı.

ATEŞ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin