39

592 47 84
                                    

Zaman Atlaması.

  Babasıyla konuştuktan sonra Barboros Bey değişmişti, böyle birden sinirlenip gitmişti. Ama tüm sinir Kandemir Bey'e idi, Azad'a kızamamıştı bile... Hem bu şeyde onun suçu yoktu ki, o masumdu. Şimdiyse Azad odasından çıkıp salona yol almıştı, yine simsiyah giyinmişti.

Barboros B - Nereye gidiyorsun?

Dedi elinde ki kahve bardağıyla yanına varırken, Azad ise onda kısa bir göz kontrolü yapmıştı. Iyi olduğunu görünce de soruyu cevaplamıştı.

Azad - Biraz dolaşmak istiyorum, çıkabilir miyim?

Barboros B - Akşam oldu ve hâlâ hazırda buralara yabancısın.

Azad - Birşey olursa seni ararım.

Barboros B - Bir saniye bekle!

Dedi kahve bardağını tutması için ona verirken, Azad alınca da hemen üst kata yol almıştı. O an Azad'ın gözü saate kayınca akşam 8 olduğunu görmüştü. 2/3 saat dışarıda gezse ona iyi gelebilirdi, biraz rahatlayabilirdi. Kafası dağılırdı yada düşünecek başka birşey bulabilirdi. Işte o anda beline takılan cisimle irkilmişti, az kalsın kahveyi döküyordu. Ama son anda elinden alınmıştı. Alan kişiyse elbette ki Barboros Bey idi, almadan önce de onun beline altın rengi bir silah takmıştı.

Barboros B - Şimdi çıkabilirsin, ihtiyacın olmadığı sürece sakın kullanma!

Azad - Aklım çıktı!

Barboros B - Napalım? Benimde oğlum fazla ürkek ama bu hâli ona yakışıyor.

Azad - Baba ya...

Barboros B - Uslu uslu gidip gel, kimseye dalma!

Azad - Köpek miyim niye dalayım baba?

Barboros B - Ne alakası var? Ben sadece sana laf atana dalıyorsun diye dedim.

Dedi homurdanan oğlunun saçlarını düzelterek, oğlu bazen huysuz çocuklar gibi olabiliyordu. Lâkin bu onun için sorun değildi, bu hallerini çok seviyordu. Sanki onunla yaşamadığı çocukluğunu yaşıyor gibi davranıyordu. Hatta bazen çocuk misali nazlanıyordu, bazende onu şarkılarla uyandırırdı. Barboros Bey'de günlerden en çok o anları severdi çünkü onun sesiyle huzur buluyordu. Gününe güzel başlıyordu.

Azad - Onlarda gözlerime laf demesin!

Barboros B - Azad, bak yavrum... Kim ne derse desin aldırma hatta umursama bile çünkü senin gözlerin çok güzel oğlum. Gökkuşağı gibi renkli ve sana çok yakışıyor. Alay edenlerse onlarda böyle güzel gözler yok diye kıskandığı için alay ediyor.

Azad - Cidden mi?

Dedi merakla sorarak, Barboros Kaplan onun sözlerine gülümseyip bu seferde gözlerine baka baka konuşmuştu.

Barboros B - Evet kaplan'ım, senin gözlerin çok güzel!

Azad - En geç 12'de evde olurum.

Barboros B - Sen o malûm masal prensesi değilsin, istediğin saatte gelmekte özgürsün!

Azad - Teşekkür ederim.

Dedi onun yanağına ufak bir öpücük kondurarak sonra da evden ayrılmıştı. Barboros Bey ise salona yol almıştı, biliyordu ki onunda yanlız kalmak isteğini anlar vardı. Bu yüzden onu asla sıkmıyordu, özgür bırakmıştı. Istediği saatte istediği yerde bulunmakta özgürdü, tabi zarar görmediği sürece...

1 saat sonra!

  Etrafı geziyor vede beğendiği yerleri boynunda duran kamerasıyla çekiyordu. Burayı sevmişti, bu nedenle biraz daha kalacaktı. 2 ay buradaydılar. Vakti çoktu, burayı yavaş yavaş öğrenebilirdi. Biraz buraların tadını çıkartıp kafa dinlemek, herşeyden uzak durmak istiyordu. Hem zaten yeterince sorunu vardı, psikologla görüşüyordu ama burada olduğu sürece görüşme olmayacaktı.

ATEŞ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin