5 hafta 2 gün sonra.
Savcı da mahkeme salonunun önündeydi, o an onu uzaktan beri gören Mert Sağlam olarak bilinen adam alayla gülerek şunu söylemişti.
Mert - SAVCI!
Diyince hepsi onu fark etmişti, ters kelepçeli halde getiriyordu. Olay bitmişti, bu dava sonunda tahmini hapse mahkum edilecekti. Ama nedense ona kafayı takmıştı, gördüğü her yerde böyle bağırırdı. Sinirini bozardı ama bu sefer onunki bozuk gibiydi. Çok geçmeden de onunla yan yana gelince hiddetle yeniden konuşmuştu.
Mert - Bunu ödeyeceksin savcı, neyin varsa elinden alacağım.
Azad - Neyim var ki alacaksın serseri? Hem sen beni boşverde içeri hayatta kalmaya bak yoksa senin son nanay be!
Mert - O yanında tuttuğun tüylü yaratığı alacağım, gözlerin önünde geberteceğim. Hep yanlız kalacaksın, aptallık ettin Savcı orda burda kalacağına o malikhanede yaşamam lâzımdı.
Diyince hepsi şokla ikisine bakmıştı, sahi o bunları nerden biliyordu? Kimden öğrenmişti?
Azad - Ben sen miyim benim olmayana göz dikeyim? Ben sen miyim kanımdan olan birini öldürüp yerine geçeyim? Ama sen o kadar aciz birisin ki yapmışsın!
Mert - Aptalsın savcı, sadece aptal! Ben yapmadım!
Azad - Evet yapan Mert değil sensin Mete Bey, anlıyor musun bilmiyorum ama yolun sonundasın. Saltanatın bitti, boş yere katil oldun. Ne acı çünkü şuan tam bir zavallısın!
Mert - Bela çekiyorum ki senin gibi manyak bir savcıya denk geldim. Bir peşimi bırakmadın!
========
Mert Sağlam olarak bilinen ama sonuca göre Mete Sağlam olan adam şuan hapishaneye götürüluyordu, bu da bitmişti. Sonuçta hiçbir cinayet kusursuz değildi, o da yakalanmıştı. Olan Mert Sağlam'a olmuştu, ikizi para diye onu öldürmüştü.
Mete - SAVCI!
Diyince Azad göz devirerek ona bakmıştı çünkü yine tamda önünde durmuştu. Tahmini yine tehdit savuracaktı, yine boş boş konuşacaktı.
Mete - Hani herşey suç ya, peki niye bir çocuğun ruhunu öldürmek suç değil?
Dedi Azad ilk defa ne diyeceğini bilememişti çünkü onunda ruhu ölmüştü, o da acı içinde kıvranmıştı. Onun sesini de kimse duymamıştı ama buna rağmen gelipte ikizini öldürmemişti. Hem insan ikizine nasıl kıyardı ki? Mete ise onlara bakan ve onu tutan iki askeri umursamadan yeniden konuşmuştu. Ama onun sözleriyle hepsinin gözleri büyümüştü çünkü dedikleri tam olarak şuydu:
Mete - Cevap vermiyorsun çünkü seninde ruhunu öldürdüler, kabul et savcı bana çok benziyorsun. Bir biriz sadece sen sana kazık atanı başka türlü cezalandırdın.
Azad - Bir bir filan değiliz!
Mete - Sana kazık atanı başka türlü cezalandırdın. Hem zaten öz aileni de bu yüzden terk etmedin mi?
Dedi alayla sorarak, Azad ise parmağını onun göğsüne bastıra bastıra şunu söylemişti.
Azad - Sen katilsin!
Mete - Evet katilim ama ben öldürmeyi babamdan öğrendim, yakındır sende öğrenirsin.
Azad - Benden benden öncekilere benzemem, ben AZAD KAPLAN'IM, BEN SENIN GIBI APTAL DEĞİLİM!
Mete - Kendini çoktan hırsa kaptırmışsın savcı ama farkında değilsin. Hırsınla olan savaşı kaybetmek üzeresin.
Azad - BEN SAVAŞIRIM, ASLA TESLIM OLMAM!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ!
Ficção Adolescente$ - Sen bakma! # - Dur oğlum ya, en heycanlı yerinde reklam gibi girme! $ - Büyüyünce izlersin. # - Babam gibi başlama Azad, hem biz aynı yaştayız.