29

883 66 60
                                    

2 saat sonra.

Barboros Bey ile konuştuktan bu yana 2 saat olmuştu, Azad onun saçını seviyor oluşuyla mayışmıştı. Uyuyacak gibi bir hâli vardı, o anda konuşan babasıyla gözleri kapanacakken geri açılmıştı.

Barboros B - Azad'ım uyanık mısın?

Azad - Ha?

Barboros B - Anladım uykun geldi, peki biraz uyu zaten şuan musaitim. Hatta bundan böyle günlerim sana armağandır.

Azad - Yaşasın!

Dedi çocuk gibi masum vede sevimli bir hâlde, Barboros Kaplan ise erkeksi bir kıkırtıyla onun saçlarına uzun bir öpücük kondurup kokusunu içine çekmişti. O ise tekrar konuşmuştu.

Azad - Baba Mardin'e de gidelim mi?

Barboros B - Galiba aklın arkadaşında kaldı, peki ben bilet bakayım.

Azad - Orda kalacağımız bir yer var mı?

Dedi mırıldanarak, uyuşuk hissediyordu. Bu hoş koku uykusunu getiriyordu, barut ve limon kokuyordu. Bu daha çok barutla harmanlanmış limon kokusuydu ve bu koku kısa sürede Azad'ın uyuma nedeni olmuştu. Şuan bile uykuya dalmıştı, yine bu kokuya tutsak olmuştu. Düzenli nefes alış verişlerinden Barboros Bey onun uyuduğunu anlamıştı.

Barboros B - Özür dilerim yavrum erken anlatmam lâzımdı ama akıl sağlığından yana korktum. Cesaret edemedim, bu yüzden de yavaş yavaş anlatmaya çalışıyordum.

Dedi onun saçlarını nazikçe severek, arada da öpüyordu. Ailesi olan bu genci kaybetmek istemiyordu, Azad onun oğluydu. Hem illa kan bağına gerek yoktu ki, böyle severekte baba - oğul olunurdu. O da Azad'ı öz evladı gibi seviyordu, onu mutlu etmeye çalışıyordu. Kendi ömründen alıp ona vermek istiyordu çünkü bu gencin ölmesine bile dayanamazdı. Hatta onun öldüğü güne kendini öldürürdü, aynı anda tabutları taşınırdı.

Azad - Baba..

Deei uykusunda mırıldanarak, bunu fark eden Barboros Kaplan ise buruk bir gülümsemeyle yeniden konuşmuştu.

Barboros B - Uykunda bile beni mi görür oldun aslan parçam?

Dedi ama bu sefer cevap yoktu, buna rağmen ondan cevap almış gibi onun saçlarını karıştırıp yeniden konuşmuştu.

Barboros B - Onur duydum sarışın'ım, iyi uykular...

Mardin yolculuğu!

Azad - Keşke resim çekebilseydim ama fotoğraf makinem yok.

Dedi homurdanarak, o anda ona verilen fotoğraf makinesiyle şoka girmişti çünkü bunu beklemiyorlardı. Babası ona çok güzel siyah bir fotoğraf makinesi almıştı.

Azad - Herkesin bir babası olacak, kralsın sen be!

Diyip birden onun yanağına öpücük kondurmuştu, adamsa onu kolunun altına almıştı. Oğlu ona bakınca da onun burnuna ufak bir fiske atıp şunu fısıldamıştı.

Barboros B - Az tatlı ol, yine tüm gözleri üzerine çektin. Mazallah ham yaparlar bebeğimi!

Azad - Baba!

Barboros B - Hm?

Azad - Acıktım ben!

Baroboros B - O zaman ilk işimiz yemek yemek olsun, peki arkadaşın geleceğimizi biliyor mu?

Azad - Babası bir süre bizim onlarla kalmamızı istemiş, kalır mıyız?

Dedi merakla sorarak, o ise düşünür gibi bir süre sessiz kalırken umutla ona bakan güzel gözlü oğluyla iç çekmişti.

ATEŞ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin