Tatil!

320 30 27
                                    

Tatil!

   Kaplan ailesi hep birlikte tatile çıkmıştı, uludağ'a gelmişlerdi. Kaplan çifti buraya ilk balayında gelmişti, bu nedenle azçok içlerinde heyecan vardı. Ama saatler geçtikçe heyecan filan kalmıyordu. Sadece geçen saatler eğlenceli oluyordu. Ilk kayak yapmışlardı, şimdiyse çocuklar ve eşi sıcak çikolata içiyordu. O ise babasıyla kahve eşliğinde sohbet ediyordu, mutluydu. Herşey eski haline dönmeye başlamıştı, daha da güzel olacağını umut ediyordular. Psikolojisi iyiye gidiyordu, şuanlık sorun yoktu.

Barboros B - Gülüşünü geri kazanıyoruz.

Azad B - Sen varsın diye mutluyum baba!

Dedi ona bakarak, onsuzken kanadı kırık kuş gibi çırpınıp dururdu. Şimdiyse yeniden kanatları oluşmaya başlamıştı, babası yanındaydı ya huzurluydu. Yeniden kendini güvende hissediyordu. Barboros Bey onun maf olduğu zamanlar için kendini suçluyordu. Aynı şekilde onun kaçırılmış olması yüzünden Azad Bey'de kendini suçlardı. Bunu dile de getirirlerdi, birbirlerinden gizlileri saklıları yoktu.

Barboros B - Yavrum ben cidden özür dilerim, sana erkenden gelemedim, bu defa göz yaşlarını silmek için geç kaldım.

Azad B - Iyi tarafından bakmak gerekirse sen burdasın ve biz mutluyuz. Herşey yeniden güzelleşiyor.

Barboros B - Çok acı çektin.

Dedi zorla, bunu bilip bu zamana kadar ona yardım edememek zoruna gitmişti. Aslında evladı onun halüsinasyon olduğunu düşünmese bunlar olmazdı. Fakat yokluğundan dolayı öldüğüne inanır olmuştu, öyle olunca da yaşadığına inanması zor gelmişti. Azad Bey kahvesinden bir yudum alarak merak ettiği o soruyu sormuştu.

Azad B - Yüzünde ki faça nasıl oldu?

Barboros B - Kaçırıldıktan 1 hafta sonra yaptılar, bilerek atıldı.

Azad B - Çok acıdı mı? Canın yandı mı?

Dediğinde Barboros Bey tebessüm etmişti, evladı onsuzken çok acı çekmişti. Buna rağmen kızmak yerine onu düşünüyordu, Azad Bey ona karşı kin veya nefret hissetmiyordu. Tamam eksik kalmış, delirecek gibi olmuştu ama bu Barboros Bey'in özel isteği değildi ki... Kaçırılmış, işkenceye uğramıştı. O da zor günlerden geçmişti, canı yanmıştı. Fakat düşmanlarına belli etmemiş, her daim olduğu gibi dik durmuştu. Yapılanlara gülüp geçmişti, sadece evladına kavuşacağı ânını beklemişti.

Azad B - Acıdı demi?

Dedi dolan gözleriyle, Barboros Bey'se şefkatle gülümsemişti. Oğlunun bağına hayranlığı vardı, evladı güçlüydü ama sanki sadece onunla güçlüymüş gibi hissediyordu. Oysa onsuzken de güçlüydü sadece birazcık dengesizdi.

Barboros B - Kurban olurum ben sana...

Azad B - Birdaha seni bırakmayacağım, şirkete giderken veya dışarı çıkarken elimden geldiğince seninle olacağım.

Barboros B - Gökkuşağım.

Azad B - Birşey deme baba, o gün seninle olmam lazımdı. Olsaydım belki herşey daha farklı olacaktı, hasar almayacaktık. Özür dilerim.

Diyince Barboros Bey onun masada bulunan elini kavrayarak gözlerine baka baka konuşmuştu.

Barboros B - Şişt, birdaha sakın kendini suçlama!

Demir - Babacığım.

Diyerek birden bire lafa atlamıştı, Azad Bey duyduğu tatlı tonla gözlerini kısarak ona bakmıştı. Tatlı bir gülüşle ona bakan oğluysa kesinlikle birşey istiyordu. Bu her halinden belliydi.

ATEŞ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin