18. bölüm : HIRS

6.1K 413 73
                                    


Uygar ve Yağız benim anne özlemini daha fazla çekmemem için ve kafamın dağılması için ellerinden geleni yapıyordu. Öyle iki iyi dosta sahiptim ki, moralim bozuk olduğunda beni güldürmek için kendileriyle dalga geçebilecek olgunluğa sahiptiler. Onların gelmeleri gerçekten de benim için çok iyi olmuştu. Zihnimi boşaltmış ve dinginleşmiştim.

Dayımların ben askerden döndükten sonraki hayatımı kurgulamaları, her şeyi düşünmeleri çok canımı sıkmıştı. Evet, bana sahip çıkmaları ve düşünmeleri güzeldi ama doğrudan hayatıma müdahele etmeleri bir o kadar kötüydü.

Ben, sporcu olmak için doğmuştum. Mücadele, azim, hırs ve kazanma isteği kanımda vardı. Evliliği düşünmek için ise çok erkendi. Zaten bugüne kadar hiç kimseyle flört etmemiştim ki, bundan bilerek kendimi uzak tutuyordum. Sevginin, aşkın veya bağlanmanın spor kariyerime ciddi anlamda zarar vereceğini düşünüyorum.

...

" Ya iyi güzel de, ben bu kıyafetlerle nasıl koşacağım? " dedim gülerek. Ayağımda spor ayakkabısı olsa da üzerimde kot pantolon ve hırka vardı.

" Senin ayaklarına çuval giydirsek yine beni geçersin. Hem bide taze askersin, iyice hızlanmışsındır. " dedi Yağız.

Yağız, moralimi düzeltmek ve kafamı dağıtmak için kolumdan tutumuş antrenman yapmaya götürmüştü. O, gerçekten de neyin bana iyi geleceğini çok iyi biliyordu.

Arabayı kullanan Uygar, bizi Adana'nın bir pistine getirmişti. Uygar, İstanbul'da makine mühendisliği okuyordu ve bizle beraber aynı evde kalıyordu. Hemşerim ve çocukluk arkadaşım olduğu için ona güvenim tamdı. Bu yüzden onu yurtta kalmaktan vazgeçirip bizle beraber kalmasını sağlamıştım. Yağız'la tanıştırmış, ve Yağız'da onun bizle ev arkadaşı olmasında bir sakınca görmemişti. O gün bu gündür üçümüz bekar evinde kalıyor, beraber yaşıyorduk. Yağız ve ben antrenmana giderken, Uygar'da üniversiteye gidiyordu.

Yağız ve ben pistin başında açma germe hareketleri yaparak ısınırken, Uygar'da bitişin olduğu noktada telefonla ilgileniyordu. Gerçekten de Yağız, böyle bir şeyi düşünerek çok iyi yapmıştı.

Elimle bcağımı tutup karnıma kadar kaldırmış ve esnetirken Yağız'a bakıyordum. Bir şeyler söyleyecekmiş, cesaret arıyormuş gibiydi.

" Hadi çıkar ağzındaki baklayı. " dedim gülerek.

" Anladın mı? " dedi utanarak.

" Beni buraya bir şeyler söylemeye çağırdığını bilmemek için aptal olmak gerek. " dedim göz kırparak.

Bir kaç dakika söyleyeceklerini kafasında tartıp, kıvrandıktan sonra, " Şey Barış, biz Uygar'la birbirimizi seviyoruz. " demesiyle vücudumda bi sıcak dalga hissettim. Duyduğum şeyle şok geçirmiştim adeta.

Kaşlarımı çatarak yavaş hareketlerle bacağımı indirdim ve " Ne diyosun, Yağız? " dedim. İnanmıyor, inanmak istemiyordum.

" Öyle işte. Ama lütfen Uygar senin bildiğini bilmesin. O biraz çekiniyor, duyulur diye. " dedi.

Duyduklarıma inanamıyordum. Bu tür ilişkileri ancak televizyonlarda, telefonlarda duyardım. İki en yakın arkadaşımın böyle bir şey yaşaması beni hem şaşırtmış hem de sarsmıştı.

" Bir şey demeyecek misin? " diye sordu çekinerek. Söylediğine pişman olmasa da korkmuştu.

Aşk nasıl bir şeydi bilmiyordum. Heleki iki erkeğin birbirine karşı ilgi duymasını hiç bilmiyordum. Yağız, özgür ruhlu bir arkadaşımdı. Bu tür ilişki yaşaması beni şaşırtmamıştı ama Uygar'dan böyle bir şeyi asla beklemezdim doğrusu. Dibimde böyle bir şey yaşamışlar ve ben bunu hiç fark etmemiştim.

YA SEVERSE [ BxB ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin