25. bölüm : SEVİNDİREN HABER

4.5K 325 30
                                    

Üzerimde rahat edebileceğim eşofmanlarım, ayağımda spor ayakkabım olmasa da koşumu tamamlamıştım. Kağan komutan, elindeki telefona bakıp sırıtmasından iyi bir sürede koştuğumu anlamıştım. Etkilemiştim onu.

Beni kenarda büyük bir heycanla izleyen asker topluluğu, ben koştuktan sonra komutanın yanına gidip süreye bakmıştı. Ben hariç herkeste büyük bir heycan vardı.

" Vay be, hiç fena değil. " diye kendi kendi konuşan Kağan komutana askerler beni överek cevap veriyordu.

" Kimin devresi komutanım. "

" Adama boşuna tazı demiyoruz. "

Nefes nefese komutanın ve askerlerin yanına vardım ve " Nasıldı komutanım? " diye sordum.

" Pentatlon parkuru sadece hızdan ibaret değil. Dediğim gibi bir sürü engel var. " dedi.

" Hepsini geçer komutanım. Adam engel koşucusuyum diyor. " dedi çavuş. Çavuştan sonra askerlerden gelen " Evet " ,
" Barış yapar. " sesleri çoğalmıştı. Hepsi bana inanılmaz destek oluyordu.

Kağan komutan gülümseyerek düşünürken, ilk defa onun ve askerlerin bir arada güldüğünü ve iyi vakit geçirdiğini gördüm. Aslında çokta kötü biri değildi.

" Komutanım, botla koştum. Eğer başta ısınsaydım, iyi bi antrenman yapsaydım sonuç daha iyi olurdu. Hem bu benim yüzde kırk beşim. Yüzde yüzümü görmediniz. " dedim.

" Orda da postalla koşacaksın. Hem, burada 100 metre kadar koştun. O parkur 800 m. Kondisyonun yetecek mi? " diye sordu.

Bu kadar uzun mesafe hiç koşmamıştım ama içimde mükemmel bir istek vardı. Nedense mutlaka orda olmam gerektiğini düşünüyordum ve garip bir şekilde kazanacağımda içime doğmuştu.

" Ne kaybederiz ki komutanım? İzin verin deneyim. " dedim. Zaten sürekli gülüşünden bana bu fırsatı verceğini anlamıştım.

" Yarışa çok az kaldı. Hemen öğleden sonra antremanlara başlayacağız. Çok sıkı çalışmamız gerek. " demesiyle kaşlarım çatılmıştı.

" Yo yo. Ben kendi antrenmanımı yapacağım. Vücudumu tanıyorum. Lütfen antrenman sürecinde bana karışmayın. " dedim.

Kağan komutan, " Hayır. Benim verdiğim antrenmanları yapacaksın. " derken devrem kulağıma eğilip " Boşver. Sen yine kendi antrenmanını yaparsın, kabul et. " diye fısıldadı.

Başımı salladım ve " Emredersiniz komutanım. " dedim.

Daha önce spor yapmış mıydı bilmiyordum. Ama verdiği eğitmeler sadece şınav çektirmek ve süründürmekten ibaretti. Yine onun dediklerini yapıp, o yokken de kendi antrenmanımı yapacaktım.

...

Öğle yemeğinden sonra uzman komutan diğer askerlere eğitim verirken, Kağan komutan da beni çalıştırıyordu. Askerlerin bir gözü bizdeydi ve durmadan gülüyorlardı. Kağan komutan kendisi yarışacakmış gibi eşofmanlarını giymiş, başına bir bandana takmıştı. Benden daha istekli ve heyecanlıydı. Bu güzel bir şeydi ama beni gerçekten çok sıkıyordu ve yanlış antröne ediyordu.

Bıkkınlıkla kum doldurduğumuz kovayı yere bıraktım ve " Komutanım bu kadar ağırlık çalıştığımız yetmez mi? Biraz da kondisyonum için çalışsak? " dedim.

" Daha 10 olmadı al şunu eline. " diye çıkışmasına gözlerimi devirdim ve dediğini yaptım. Kollarım kopacaktı ve kendimi sakatlayacaktım. Bu onun için evcilik oyunundan farksızdı.

" Yemek yemezsen böyle olur işte. Güçsüzsün. Kolların zangır zangır
titriyor. " dedi ve kum dolu kovaları 10 tur daha kaldırıp indirmemi istedi.

YA SEVERSE [ BxB ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin