62. bölüm: REDDEDİLMEYECEK TEKLİF

2.1K 200 40
                                    

Günler sonra...

Yaslanılan dağları, kendiliğinden örülen duvarları, koyulan kuralları, kısacası tüm engelleri yıkmıştım. Yeni bir ben yaratmış ve kimse artık oraya değemeyecekti.

Spor kariyerim her geçen gün daha da çok iyiye gidiyordu. Her ay kartıma maaşımın yatıyor, ekstradan da derece elde ettiğim yarışlarda prim alıyordum. Enkaspor spor klübüyle toplam 3 yarışa katılmış ve üçünde de altın madalya kazanmıştım.

En son İzmir'de 62' ncisi düzenlenen Cezmi Or Yarışlarında yarışmış ve klübümün 400 m rekorunu kırmıştım. Her koştuğumda daha iyi bir sürede yarışı bitiriyordum. Geldiğim noktaya inanamıyordum. Çünkü, gerçekten de böyle bir çıkışı ve yükselen grafiği bende beklemiyordum.

Hal böyle olunca, benim daha bu genç yaşta yükselişim ve yeteneğim büyük klüplerinde ilgisini, dikkatini çekmişti. Diğer küçük klüpler beni atletizm klübüne katmaya çalışsa da Enkaspor klüb başkanım asla buna izin vermiyordu. Beni elmas gibi görüyor ve klübde tutmak için elinden geleni yapıyordu. Her teklif geldiğinde maaşımı yükseltiyor, hiçbir sporcusuna vermediği ödeneği bana veriyordu. Bu genç yaşta abilerim dediğim tecrübeli sporculardan bile fazla kazanıyordum.

Ama artık öyle bir yere gelmiş ve ulaşmıştım ki beni klübde tutmak için, başka yerlere kaptırmamak için çabalayan başkanımızın bile elini kolunu bağlamıştım. Fenerbahçe kulübünden çok büyük bir teklif gelmişti. Ben her ne kadar kendi klübüme sadık olsam da, yemek yediğim yeri, evim dediğim çatıyı bırakmak istemesem de başkanımız ve antrenörüm benle aynı fikirde değildi. Her şey bi yana onların önce kardeşiydim, sonra sporcuları.

Başkanımız  bu teklif geldiğinde beni direkt odasına çağırmıştı. Ona teklifi istemediğimi, bu klüple yoluma devam edeceğimi söylesem de bunun benim için çok büyük bir fırsat olacağını söylemişti. ' Bu klübe kattıkların, kazandırdıkların çok büyük. Ama Fenerbahçe camiasında kaybedeceğin şeylerden büyük değil.  Farkında değilsin ama sen dünya çapında başarı elde edebilecek bir yeteneğe sahipsin. Bunu bu klüb sana veremez. Bir abin olarak seni burada değilde orada görmek beni daha çok gururlandırır. ' demişti.

Antrenörüm de başkanımızla aynı fikirdeydi. ' Bunu vefa olarak görme. Bu bir iş ve sen daha iyi yerlere layıksın. Orada ki sporcular aynı senin gibi çok yetenekli ve insan üstü atletizme sahip. Antrenörleri de öyle. Emin ol ki, benden daha iyi antrenöre edecekler seni. ' demiş ve son sözü olarak da şunu eklemişti. ' Bunu artık bizim ve kendin için değil ülken için yapmalısın.'

Bende onları iyice dinlemiş ve tavsiyelerine uymuştum. Fenerbahçe' den gelen bu büyük teklifi kabul etmiştim. Başkanıma, antrenörüme ve diğer sporcu arkadaşlarıma verdiğim tek söz, uluslar arası bir madalya kazanmak ve ülkemi temsil etmekti. Bu süreçte asla geldiğim ve yetiştiğim yeri unutmayacak, sahip olduğum şeyler de bunu değiştirmeyecekti. Çünkü bu klüb benim için gerçekten bir ev, bir yuva olmuştu. Burada yaşadığım şeyleri, akıttığım terleri, zorlu antrenmanlarımı, abilerimle gülüşerek yaptığımız sohbetleri ve günleri hiç unutmayacaktım.

...

Bir insanın hayatında her şey mükemmel gitmiyordu malesef. Bir yerlerde başarı yakalarken, bazı şeyler de iyi gitmiyordu. Her ne kadar iş ve spor kariyerim ummadığım kadar iyi gitse de normal hayatımda işler yolunda gitmiyordu. Neyse ki kariyerimde ki bu başarı, sivil hayatımdaki sorunları çözmede de bana güç veriyor, beni güçlü yapıyordu. Her sorunu dert etmeden ve ' Ya yanlış yaparsam ' diye düşünmeden çözüveriyordum.

Dedem olacak adam halen daha peşimi bırakmış değildi. Israrla Türker'den ayrılmamı ve onun yanında yaşamamı istiyordu. Çok zengindi ve eğer onun yanında kalırsam bundan sonraki hayatim lüks içinde geçecekti. Ömrüm boyunca çalışmama gerek kalmayacak bir zenginlik türüydü bu. Ama benim asla kabul edebileceğim bir şey değildi. Aileme ve bana bunca kötülük yapan bir adamı, kendi menfaatim ve rahat bir hayat için nasıl affedebilirdim ki?

YA SEVERSE [ BxB ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin