Yeni evimde ve yeni yatağımda gözlerimi açmamla kendimi hala askerdeymişim gibi hissetmiştim. Erkenden kalkmıştım ve eminim ki bu adaptasyon sürecim bir süre bu şekilde devam edecekti. Vakit daha çok erkendi ve tekrar yatıp uyumak yerine yatağımdan kalkmıştım. Çok heyecanlıydım, çünkü; bugün benim yeniden doğuş günüm olacaktı. Bundan sonraki hayatımın temellerini atacağım gün, bu gündü.
Yatağı boylu boyunca kullanan ve sırt üstü yatan adama baktım ve derin bir iç çekerek yataktan çıktım. Odadan çıkmak için bir adım attığım da popomda hissettiğim ağrıyla yüzümü buruşturdum. Yeni taşındığımız için krem ve ağrı kesici gibi ürünler yoktu evde. Dışarı çıktığımda ilk işim, eczaneye uğramak ve gerekli ürünleri almak olacaktı.
Öncesinde temiz bir duş almıştım. Yaklaşık yarım saat suyun altında kalmış, vücudumda ki ve ruhumda ki yorgunluklardan kurtulmuştum. Havluyla saçlarımı iyice kuruttuktan sonra bornozumla duştan çıkmış ve tekrar yatak odasına gelmiştim. Dayımlardan aldığım valizi açıp bugün giyineceğim kıyafetleri içinden çıkarttım. Daha bu valizi boşaltmam gerekiyordu.
Askerlik görevinde verdiğim kilolar nedeniyle giyindiklerim üzerime çok bol gelmişti. Bir an önce forma girip, kilo almalı ve kendi vücut kiloma ulaşmalıydım.
Türker'i uyandırmamak için mümkün olduğunca yavaş hareket edip ses çıkarmamaya özen göstersem de " Niye erken kalktın? " sorusunu duymuştum.
" Uyandırdım mı? Afedersin. " dedim ayna karşısına geçip elimle saçlarıma şekil verirken.
Ona bakmadan konuşmam ve bi acelem varmış gibi kendi işime bakmam yataktan doğrulmasına ve kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu. Üstünü giyinmiş ve çıkmak için hazırlanan bana bakarken, " Hayırdır, Nereye? " diye sordu.
Arkamı dönmeden aynada ki yansımasına baktım ve " Klübe kayıt yaptıracağım. Sağlık raporu, ikametgah gibi bir çok iş var. Onları halletmem gerek. " dedim.
" Tamam, beraber gideriz. Kahvaltıyı da dışarda yaparız. " dedi ve yataktan kalktı. Uykusundan uyandığında yüzünün hep asık ve gergin oldugunu biliyordum. Tıpkı küçük kardeşim gibi uyku tiryakisiydi ve kalktığında kaşları hep çatık oluyordu.
" Sen yat, gerek yok gelmene. Ben hallederim. " dedim.
Eliyle gözlerini ovuştururken bir yandan da çorabının tekini arıyordu. " Olmaz. " dedi kesin bir dille.
Başımı ' Tamam ' anlamında sağa çevirdim ve bir şey demedim. Şimdi gelmemsi için bir kez daha ısrar etsem, yine kötü ben olacaktım. Çünkü bir şeye karşı çıkmak için konuştuğum da kendimi tartışmanın tam ortasında buluyordum ve bu hiç istediğim bir şey değildi.
Kendim üstümü giyinmiş ve hazır bir şekilde yatakta otururken, üzerine siyah gömleğini geçiren adama bakıyordum. Onun da bir an için bana bakmasıyla, seyrediyormuş gibi bakışlarımı çektim ve gözlerimi kaydırdım. Yumuşak ve nazik bir sesle " Acıyor mu? " diye sordu.
Rahatsız olmuşcasına derin bir nefes aldım ve başımı diğer tarafa çevirip, " Lütfen böyle şeyler konuşma benimle. " dedim.
" Tamam. " dedi ikiletmeden. Ardından bir kaç saniye geçince çekinerek, " Aşağıda ki marketten krem alıp geleyim, öyle çıkalım. " diye konuştu.
Sabır dilenerek kesin bir dille " Hayır, acımıyor. " dedim. Bu konu hakkında konuşmak istemediğimi net bir şekilde anlamıştı. Asla onun bende anladığı gibi utanç duygusu değildi bu. Birliktelik yaşasak da, birbirimizi sevsek de cinsel muhabbetleri yapan ve seven bir yapım yoktu.
Onun da hazır olduğuna kanaat getirip oturduğum yataktan kalktım ve kapıya yöneldim. Tam kapı kolunu indirip açacakken arkamda duyduğum cümleyle durmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YA SEVERSE [ BxB ]
Romance-TAMAMLANDI- Askeri kurgudur. Yanacağı günler bitmemiş, yakacaklarına ise hiç sıra gelmemiş bir asker.. Eziyet ettiği askerine aşık olan bir komutan...