Barış'tan devam...
Komutan önde ben arkasında lobiye girmiştik. Aslında bu tür emrivakilerden hiç hoşlanmazdım ama komutanım benim için bir çok şey yapmıştı. Hem de karşılıksız olarak. İlk defa benden içtenlikle bir şey istemişti. Komutanımdı bi kere, emir verse mecburen yapmam gerekirdi ama o rica etmişti. Gerçi emir verse ' Askerde değiliz ' diyerek sorgular ve asla dediğini yapmazdım ama işte tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkartırdı.
Sanırım artık beni gerçek anlamıyla çözmüştü. Bir şey yapmam için veya kabullenmem için çatık kaşlar, öfkeli bakışlar etkili olmuyordu. Neyin bana iyi geldiğini biliyor, ve bana öyle davranıyordu.
Lobideki sarışın adam, komutanı görmesiyle hemen yerinden kalktı ve " Oo komutan hoşgeldin. " dedi. El sıkışmak ya da tokalaşmak yerine birbirlerine yumruk atıp, korunmuşlardı. Hareketleri ve yumruktan kendilerini korumaları profesyonel bir şey gibiydi. Çünkü ikisinin yumruğu da birbirlerine gelse yüzlerinde kırılmadık kemik kalmazdı. Komutanım onun kendisinin arkadaşı olduğunu söylemişti. Sanırım çok yakındılar ve aralarındaki selamlaşma şeklide buydu.
Gülerek onlara bakarken adam beni fark etti ve " Hoşgeldin kral " diyerek elini uzattı.
" Hoşbuldum " dedim ve elini sıktım. Tanımasam da eğlenceli ve komik birine benziyordu. Uzun saçlarını küçük bir topuzla başında toplamış, sol koluda boydan boya dövme ile doluydu. Sporla uğraştığı hem komutanla selamlaşmasından hemde vücudundan belliydi. Hayvan gibi kasları vardı.
Adam elimi bir iki saniye sıksa da komutan hemen elini araya sokarak adamla merabalaştı. Bu hareketine anlam veremesem de sesimi çıkarmadım.
" Kardeşim bu benim askerim. O'da sporcu. Hem seninle tanıştırmak istedim hem de, bir kaç gün burada kalırız diye düşündüm. " dedi komutan.
" Tabii kardeşim isterseniz siz eve geçin, biraz dinlenin. Akşam yemeğinde uzun uzun konuşur, tanışırız. " dedi.
Çok samimi bir adamdı. Vucudundan ve komutanla selamlaşma şeklinden anladığım kadarıyla dövüş sporu yapıyordu. Benim uğraştığım spor dalıyla onun ki arasında hiç benzerlik yoktu ama yine de tecrübelerini dinlemek bana katkı sağlayabilirdi. Herkes öğüt ve nasihat dinlemekten sıklır, istemezdi. Ama böyle kişilerin bana tüyolar vermesi benim için paha biçilmez fırsattı. Hem spor hayatıma hem de normal hayata bir adım önde başlmaktı benim için.
...
Büyük, yaşlı ağacın üzerine inşa edilmiş ev oldukça şirin gözüküyordu. Etrafta bunun gibi bir çok ağaçtan ev vardı ve hava kararmak üzre olduğu için hepsinin ışıkları yanıyordu. Başta komutanın bu emrivaki hareketi beni rahatsız etse de şimdi bu fikrin hiçte fena bir fikir olmadığını anlamıştım. En azından askeriyeye psikolojimi toparlayıp sağlam bir kafayla gidecektim.
Agaç eve tahtadan yapılmış bir merdivenden çıkıyorduk. Komutan önde merdivenden çıkarken, ben de arkasından takip ediyordum onu. " Dikkat et, düşme. " dedi ve arkasına dönerek beni kontrol etti.
Evin küçük balkonuna ilk o çıktı ve elini bana uzatarak benim de çıkmamı kolaylaştırdı. Ağacın boyu bir kaç metre olsa da yükseklik korkum olduğu için midem bulanmış ve gözüm kararmıştı.
Komutan, elindeki anahtarla kapıyı açarken derin bir nefes aldım ve etrafıma baktım. Bizim evde aynı oda da kaldığımız için burada da onunla baş başa kalmaktan rahatsızlık duymuyordum
Komutan kapıyı açıp içeriye doğru bir adım atarak ışığı açtı ve bana yol verdi. İçeri girip etrafa bakınırken komutan da kapıyı kapatmıştı. Normal bir ağaç ev olsa da her şey düşünülüp öyle dizayn edilmişti. Her şey ağaçtan yapıldığı için çok güzel kokuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YA SEVERSE [ BxB ]
Romance-TAMAMLANDI- Askeri kurgudur. Yanacağı günler bitmemiş, yakacaklarına ise hiç sıra gelmemiş bir asker.. Eziyet ettiği askerine aşık olan bir komutan...