Her yeninin eskidiği gibi, her güzel şeyin de bir sonu vardı. Türker komutanla, arkadaşının işletmesinden ayrılmış ve askeriyeye dönmüştük. Psikolojimi toparlamış, hem fiziksel olarak hem de mental olarak askerlik yapmaya hazırdım.
Türker komutan beni bölüğe bıraktıktan sonra direkt olarak nizamiyeye dönmüştü. Saate baktım ve bizimkilerin öğle yemeğinde olduğunu anladım. Bolük bomboştu. Bu binada sessizliğin ve sükûnetin hakim olduğu bir an bile hatırlamıyordum.
Dolabıma yöneldim ve askerii üniformalarımı çıkarttım. Firar ettiğim için askerliğim uzayacak mıydı bilmiyordum ama en azından çarşı izinlerim falan kitlenir diye düşünüyordum. Yani uzun bir süre sivil kıyafetlerimi göremeyecek ve giyemeyecektim. Aklıma geldikçe tadım kaçıyordu. Mutsuz bir şekilde botlarımı giyip iplerini bağlarken bahçeden gelen sesleri duydum. Sanırım bizimkiler yemekhaneden gelmişlerdi.
Koğuşa ilk giren Muğla'lı devrem olmuştu. Beni görmesiyle şaşırmış, bir süre donup kalmıştı. " Tazı. Nerdesin sen be devrem? " diye sordu. Diğer 6 devrem de Muğla'lının peşi sıra gelmiş ve aynı soruyu sormuşlardı. Hepsinin gözünde endişe ve korku vardı.
" Sakin olun. Annemi görmeye gitmiştim. Vefat ettiği için bu kadar geç kaldım. " dedim.
" Oğlum böyle bir şey olsa bile kafana göre çekip gidilir mi? Sen firar edince karakol ayağa kalktı. Kaç gün kimseyi
uyutmadılar. " diye sitem eden badime bom boş baktım. Demek firar ettiğimi herkes öğrenmşiti." Türker komutan anamızdan emediğimiz sütü burnumuzdan getirdi. İçimizden
geçti. " diye söylenen başka bir devremi Sivas'lı devrem susturmuştu." Yav adamın anası ölmüş, sizin dediğinize bakın. " diye devrelerimi payladı ve bana dönerek, " Başın sağolsun devrem. Keşke bunu komutanlardan birine söyleseydin. İzin falan verirlerdi. " dedi.
" Özür dilerim. Çok özür dilerim. Biliyorum cahillikti yaptığım. " dedim. Benim yüzümden herkes ceza almıştı. Elbette bir asker firar ederse diğer askerleri sıkarlar ve kuralları daha da büyütürlerdi. Bir daha başka bir asker buna teşebbüs etmesin diye tüm esneklikleri ortadan kaldırırlardı.
Onlara karşı çok mahçuptum." Valla Türker komutana da helal olsun. Seni yalnız bırakmadı, korudu." diyen Muğla'lı devreme onaylarcasına başımı salladım. Haklıydı. Bir an olsun yalnızlığı hissettirmemişti bana.
Badim bana kısılan gözlerle baktı ve " Yav Türker komutanın üvey abin olduğunu bize niye söylemedin? " diye sormasıyla kaşlarım çatıldı. Nerden haberleri olmuştu bundan?
" Bunu korudu da noldu? Kendi başını yaktı adam. " diye konuşan Van'lı devrem, Muğla'lı devreme cevap verdi.
Huzursuca yerimden kalktım. Türker komutanın benim yüzümden başına bela almasını duyunca kalbim sıkışmıştı.
" Noldu Türker komutana? Ya neler oluyor bu bölükte ya? " diye söylendim." Sen firar edince Türker komutanda bir kaç gün ortalardan kayboldu. Ulaşılamadı. Geri geldi ama senin bu olayı kapatmaya çalıştı. Tabii firar ettiğini cümle alem duydu. Bide seni bölüğe getirmeyip, ceza almanı önleyince olanlar oldu. " diye açıklama yaptı Van'lı devrem.
Birinin benim yüzümden başının yanması, zarar görmesi hayatımda isteyeceğim en son şeydi. Asla ama asla kabul edemezdim bunu. Türker komutana gitmek için koğuştan çıkarken, badim kolumdan tuttu ve durdurdu.
" Nereye amına koyayım? Ortalık elli altı diyoruz sen yine ortalardan
kaybolacaksın. " dedi." Kardeşim bırak bi yere kaçtığım yok. Türker komutanı görmem lazım. " dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YA SEVERSE [ BxB ]
Romance-TAMAMLANDI- Askeri kurgudur. Yanacağı günler bitmemiş, yakacaklarına ise hiç sıra gelmemiş bir asker.. Eziyet ettiği askerine aşık olan bir komutan...