Cansu şekerli türk kahvesinden bir yudum alıp, fincanı nazikçe tabağa koydu ve " Ben gerçekten seni tanıdığıma çok memnun oldum Barış. Ablam ya da abim gibi değilsin. Kuralcı ve yargılayıcı biri olmadığın gibi aykırısında. Ama bu iyi anlamda yani. " dedi.
Gülümseyerek " Biliyorum. Yaşıt olduğumuz için birbirimizi iyi anlıyoruz. " dedim.
Onunla biraz çarşıyı dolaştıktan sonra büyük taşlarla yapılmış bir cafeye gelmiştik. Mardin'in mimarisi gerçekten çok güzeldi. Şekerli türk kahvelerimizi içerken, birbirimizi daha yakından tanımak için derin bir sohbete dalmıştık.
Cansu, aklına gelmişcesine yüzünü düşürdü ve üzgün bir şekilde " Bu arada başın sağolsun. Abim, annenin vefat ettiğini söyledi. Ben hiç onu görmedim ama eminim ki senin kadar iyi bir insandır." dedi.
" Sağol " dedim düz bir şekilde. İstemsizce her ne zaman anne konusu açıldığında kendimi dış dünyaya kapatıyor ve soyutluyordum.
Düm düz önüme bakarken masanın üzerindeki elime tamas eden ele baktım. Cansu elini elimin üzerine koymuş, boynunu bükerek, " Özür dilerim. " dedi.
Kötü bir şey söylememesine rağmen özür dilemişti. Beni kötü yapan bir duyguyu bana yaşattığı için bile özür dileyen bir karakterdi. Bunu bu devirde, bu dünya da yapacak kaç insan vardı ki?
Ona ricamı gülümseyerek ederken elimi sıktı ve " Bak biz kardeşiz. Zaten bundan sonra hiç kopmayacağız. Biz sen istesen de istemesen de hep yanında olacağız malesef. Kardeş işte atsan atılmaz, satsan satılmaz. " diyerek sonlara doğru güldü.
Sonrasında ise " Abimin sert olduğuna da bakma sen. Komutanın sonuçta. Yani askerliğin bitince sana olan davranışlarının değişeceğini göreceksin. Biraz sıkacak yapma falan diye baya bi sana baskı kuracak. " diyerek abisi hakkında bilgi verdi.
Abisiyle olan ilişkimi bilmiyordu. Türker'le ilişkimizde benim baskın taraf olduğumu, aşkından dolayı ben ne istersem o olacağını da bilmiyordu. Belki de ilerde bu ilişkiyi öğrenince, abisinin sert yapısının bana sökmeyeceğini, onu nasıl süt dökmüş kediye dönüştürdüğümü görünce çok şaşıracaktı.
Gülerek, " Askerden sonra ne yapmayı düşünüyorsun? " diye sordu ve sonra
" Gerçi abim önce okulunu bitirmeni isteyip seni okula gönderecektir. " dedi.Hafif alaylı bir şekilde sırıttım ve " Atletim ben. Askerliğim bitince de bu böyle devam edecek. " dedim.
Benim kararlı bir yanımın olduğunu ve abisinin benim üzerimde bir hakimiyet kuramayacağını anlayınca kaşları havalanmıştı. " Abim zaten sana sporcu olma demez. Önce okulunu okumanı ister. Bence de önce eğitimini tamamlamalısın. " dedi.
" Zaten terhis olunca açık öğretim fakültesine gideceğim. Bu profesyonel olmam için ve en önemlisi lisans için gerekli. " dedim.
" Hadi hayırlısı bakalım. " dedi ve kahvesinden bir yudum daha aldı.
Cansu, her insanın hayatında, etrafında olması gereken insan tiplerinden biriydi. Çok samimiydi bi kere. Ne zaman başım sıkışsa sanki ilk yanımda göreceğim kişi oydu. Tanışalı daha bir kaç saat olmuştu ama o hissi ve güvenirlilik duygusunu bana şimdiden vermişti.
Konuşması çok nazikti. O kadar naifti ki, onu kavga ederken ya da kızarken bile düşünemiyordum. Ne çatık kaşlı ve sert abisine, ne de huysuz babasına benziyordu. Keşke daha önce onunla tanışsaymışım diyebileceğim bir karaktere sahipti. Güzel kalbi ve insanları kırmaktan kaçınan kişiliği onu bu hayatta da başarılı kılan en önemli etkendi bence.
Bir insan ne kadar mükemmel olursa olsun kötü bir yanı da vardı elbette. Tıpkı benim agresif ve sinirli olduğumda saldırgan bir yapıya sahip olduğum gibi. O zamanlar da kendimi tanıyamıyor ve etrafımdaki insanların kalbini kırıyordum. Ama Cansu'nun kötü özelliği kendineydi. Benim gibi etrafa zarar vermeyecek bir türdendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YA SEVERSE [ BxB ]
Romantizm-TAMAMLANDI- Askeri kurgudur. Yanacağı günler bitmemiş, yakacaklarına ise hiç sıra gelmemiş bir asker.. Eziyet ettiği askerine aşık olan bir komutan...