Sabah gözlerimi açar açmaz gördüğüm ilk şey Türker'in yüzüydü. İlk defa yakından inceliyordum yüzünü. Hafif aralı dudakları, siyah kaşları ve uzun kirpikleri ile çok tatlıydı. Sonrasında uyurken bile çatık olan kaşları dikkatimi çekmiş ve gülümsemiştim. Bu adam uyurken hatta gülümserken bile kaşları hafif çatılıyordu. Komutan olmak için yaratılmıştı sanki. Onu başka bir mesleğe yakıştıramıyordum bile. Uyurken bile ciddi ve sertti.
Uyumasına rağmen koluyla ahtapot gibi beni sarmış ve düşmeyeyim diye sıkı sıkı tutuyordu. Eli termal fanilâmın içine girmiş çıplak sırtımı tutarken saate bakmak için vücudumu çevirdim. Askerler uyanmadan bölüğe dönsem iyi olacaktı. Döndüğüm için sırtımdaki eli karnıma gelmişti ve uyumasına rağmen refleks olarak düşmeyeyim diye yine beni kendine çekmişti.
Kalk içtimasına daha vardı. Bir kaç dakika daha bu ânın keyfini çıkarmak için beklemiş ve sonra elimle karnımda ki Türker'in elini dürterek seslendim.
" Türker. Hadi uyan, ben gideceğim. "
Mızmızlanarak bana daha sıkı sarıldı ve
" Daha var, beraber gideriz. " diye mırıldandı.Gülerek beni sıkıca saran elini kavradım ve tekrar gözümü kapattım. Ben de ondan ayrılmak istemiyordum. Keşke her sabah bu şekilde onun kolları arasında uyansam diye içimden geçirirken Türker'in bir anda kalkmasıyla irkildim.
Gözlerini büyüterek saate baktı ve " Allah. Geç kaldım. Kızın otebüsü gelmiştir. " diye panikledi.
Gülümseyen suratım anında solmuştu ama bunun sebebi bir anda irkilerek kalkması değil, söylediği ' kız ' kelimesiydi.
Rahatsız olmuş bir şekilde sitem ederek
" Ne kızı yaa? " diye sordum.Uzanarak yatağın yanındaki sehpadan telefonunu aldı ve " Kardeşim. " diye beni cevapladı. Telefonu tuşlarken şoka giren bana baktı ve sırıtarak " Görümcen işte. " diye açıkladı.
Şimdi de kızgınlıktan çıkmış şoka uğramıştım. Saniyeler içinde duygularım değişiyordu. Türker'in kız kardeşi mi vardı? Bundan hiç bana behsetmemişti...
" Tamam güzelim, tamam. İnince ara, ben seni alırım. " dedi ve telefonu kapattı. İkimizde yatağın içindeydik ve o telefonla konuşurken ben de onu dinliyordum. Halen daha şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım. Ben galiba Türker hakkında doğru dürüst hiç bir şey bilmiyordum.
Telefonu kapatır kapatmaz kolundan tuttum ve çatılan kaşlarımla " Senin kardeşin mi var? " diye sordum.
Gülümseyerek başını salladı ve " Hı hı. Hem de iki tane. " diye cevapladı.
İki tane demesiyle ağzım açılmış, " Aa " diye bi nida kaçmıştı. " Şaka yapıyorsun heralde? Niye bana bundan
bahsetmedin? " diye sordum.Gülerek, " Yo ciddiyim. Bir değil iki görümcen var. " derken omzuna vurdum ve
" Ya görümcen diyup durma. Adam gibi anlat şunu. " dedim.Görümceye verdiğim tepkiye başını kaldırarak bir kahkaha attı ve " Gel önce tıraşımızı olalım, bölüğe giderken anlatırım. " dedi.
Yataktan çıkmak için üzerimizdeki ince çarşaf kılıklı örtüyü çekmesiyle önünde ki kabarıklığı görmüştüm. Rahatsızca yutkunarak başımı diğer tarafa çevirirken o çoktan yataktan çıkmış ve ayaklanmıştı. Ayağa kalktığı için kabarıklık daha bi belirginleşmiş, penisi resmen pijamasını çadır olarak kullanmıştı.
Rahatsız olup utandığım şeyin sebebini anlayınca başını yere eğdi ve alnını kaşıyarak " Şey, sabah işte normal. Bide senle uyuyunca... " derken kaşlarımı çattım ve " Tamam, tamam. " dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YA SEVERSE [ BxB ]
عاطفية-TAMAMLANDI- Askeri kurgudur. Yanacağı günler bitmemiş, yakacaklarına ise hiç sıra gelmemiş bir asker.. Eziyet ettiği askerine aşık olan bir komutan...