64. bölüm: ZEVKİN DORUKLARI

2.6K 181 25
                                    

  🛑

❗SMUT UYARISI ❗

Bu bölüm cinsellik ve erotik sahneler içermektedir. Rahatsız olacaklar ve kitabın uyum akışına yakıştıramayacaklar,
bu bölümü atlasın.

Sofya'da düzenlenecek olan Balkan 4x400 metre engelli bayrak yarışı için diğer üç atletle yarış öncesi 3 haftalık kampa girmemiz gerekiyordu. Başarılı olabilmek için üç hafta içinde çok sıkı antrenman yapıp çalışmamız gerekiyordu. Bu hazırlık sürecinde bile heycandan geberiyordum. Çünkü hayallerime bir bir kavuşuyordum. Hedef olarak koyduğum şeyleri ne pahasına olursa olsun gerçekleştiriyordum.

Şimdi ki hedefim ise;  bu turnuvada bir madalya kazanıp, yurda öyle dönmekti. Eskisi gibi kendi çapında iyi olan atletlerle yarışmayacaktım. Yarışacağım kişiler, kendi ülkelerinin en iyisi olanlarıydı ve her şeyden önce benden daha tecrübelilerdi. Bayrak'ta beraber koşacağım 3 atlet her ne kadar bana sakin olmam gerektiğini söylese de bunu yapamıyordum. İçim içime sığmıyordu adeta.

Yarışa dair bir taraftan sabırsız bir heycan vücudumu sararken bir taraftan da garip bir mutluluk vardı. Bu mutluluk ülkemi temsil etmekle ve milli olmakla alakalı bir şey değildi. İçimde ki bir his yarıştan iyi bir dereceyle döneceğimizi söylüyordu.

Heycanla yarın gireceğim kamp için valizimi hazırlarken saatin de epey geç oldugunu fark etmiştim. Türker, askeriyeden geç geleceği akşam yemegine onu beklememi söylemişti. 3 hafta boyunca ayrı kalacaktık ve bu ayrılık, ilişkimiz boyunca ilk defa bu kadar uzun süre ayrı kalacağımız bir ayrılık olacaktı. O günler benim için her ne kadar yoğun geçecek olsa da gece başımı yastığa koyduğumda burnumun direği sızlayacaktı. Bu yüzden valizime onun askeriye de giydiği haykii tişörtünü de koymuştum. Kokusunun en sindiği şey bu atlet tarzı tişörttü.

Kalan diğer eşyalarımı da valize koyduktan sonra kapının açılmasıyla Türker'in geldiğini anlamıştım. Gülümseyerek valizi aldım ve yatak odasından çıktım. Koridorda ilerlemeye başlarken valizi de boş odaya bırakmıştım.

Epeyden beridir onu askeri üniformasıyla görmüyordum. Üzerini bile değiştirmeden direkt olarak eve gelmişti. Onu bu şekilde görmek eski askeri anılarımızı hatırlatmıştı. Baştan aşağı onu süzerken dudağımı yaladım ve " Hoşgeldin " dedim.

Sağ koluyla beni sarıp kendine çekti ve başıma sıkı bir öpücük kondurdu. " Hoşbuldum " dedi. Öpmesiyle başım dönmüş ve kendimi kaybetmiştim.

" Hazırladım mı valizini? " diye sordu.

Mayışık bir şekilde başımı göğsünden kaldırdım ve " Hı hı. " diye inledim.

" Unuttuğun bir şey yok demi? Şarj aletini falan aldın? " diye sordu teyit etmek için. 3 hafta boyunca ayrı kalacağımız için tek iletişimimiz telefonla olacaktı. Bu yüzden sık sık onu aramamı ve ne zaman telefonum çalarsa açacağımı net bir dille söylüyordu.

" Her şeyi koydum, merak etme. " dedim.

Görmeden içi rahat etmemiş olacak ki beraberce valizimi koyduğum boş odaya gelmiştik. Çatılan kaşları ve kısılan gözleriyle valizimi kontrol ederken kendisinin haykii tişörtünü  görmesiyle kaşları düzelmişti. Hafifçe sırıtırken valizin fermuarını kapattı ve ayağa kalktı. Kokusuyla hasret gidermek için tişörtünü yanıma aldığımı anlamıştı.

Bir süre ikimizde sessiz kalmıştık. Her ne kadar uzun bir süre birlikte yaşasakda liseli aşıklar gibi bazen utanabiliyorduk ve gözlerimizi birbirinden kaçırıyorduk. Sadece konusmak için
" Şey. Eee bu oda da epeyden beridir boş. İstersen senin çalışma odan olabilir. " dedim kekeleyerek. Yutkunarak, " Hatta duvarada benim madalyaları asarız. " diye ekledim.

YA SEVERSE [ BxB ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin