İmran kısaca uyuya kaldığı eskice olan koltuğundan hızla kalktı ve sırt çantasını da alarak dışarı çıktı.
Tüm gece adamın bahsettikleri zihnini meşgul etmişti. Belki de hayatındaki yaptığı en büyük yardımı bu adamın kızına ve eşine yardım etmekle yapabilirdi.
O adamın çaresizliğini gözlerinde yakalamıştı. Çevresi geniş ve birçok adamın üzerine kabus gibi çökebilecek bir adama benziyordu. Bu yüzden eşini ve kızını korumak onun için oldukça önemli olmalıydı. Sadece basitçe tahmin ediyordu ve zihnini rahatlatmaya çalışıyordu.
Yine ara sokaklarda ve haksızlığın kol gezdiği bu şehrin sokaklarında gezinmeye devam ediyordu. Saatler ilerlemeye devam ediyorken, ayaklarının yorulduğunu hissediyordu. Sıradan bir çocuk parkı bulduğunda kendini direkt olarak bir banka atacaktı. Tabii ilk önceliği kendisinin ara sokaklardan kurtulabilmesiydi.
Hızla yürümeye devam ediyorken, daha çok insanların bulunduğu yerlere ilerlemeye devam ettiğinde bir park bulacağından emindi. Zaten boş bulunan her yere park yapabiliyorlardı.
Çocuk gülüşmelerinin geldiği yere ilerlediğinde tam olarak da tahmin ettiği gibi bir park bulduğundan gülümseyerek parka ilerlemeye devam etti. Sırt çantasını hızla bir banka attığında tam olarak poposunu büyük bir rahatlıkla yerleştireceği sırada bir çocuğun ağlamasına şahit olmuştu.
Gözlerinden akan gözyaşı, kirli suratında belirgin bir yolda ilerliyorken; dağınık ve kirli ve yer yer yırtık olan kıyafetlerine kısa bir şekilde göz gezdiren İmran, yaklaşık on yaşlarındaki çocuğun yanına gitmek konusunda hiçbir şüphe duymamıştı.
"Sorun nedir, küçük ?" dediğinde çocuk şiddetli bir irkilmeyle İmran'a bakmaya başlamıştı. Çocuğun hareketlerinden fazlasıyla korktuğu ve üzgün olduğu aşikârdı.
"Tamam yaklaşmıyorum. Bir yerin mi acıyor senin?"
Dirseğini gösterdiğinde, oldukça derin çiziklerden oluşan birkaç yara izi dikkatini çekmişti.
"Ayrılma buradan hemen geleceğim."
Banktaki sırt çantasını alarak çocuk parkının karşısındaki bakkala koşturmaya başlamıştı. Hızla bakkala girdiğinde, bir kutu yara bandı isteyip parasını ödeyip tekrar parktaki çocuğun yanına koşturmaya başlamıştı.
Yolun karşısına geçeceği sırada tekrardan o kahverengi arabayı görmüştü. Arka pencere aşağı iniyorken, içerisinde ki adam tabii ki tanıdıktı.
"Şu an ciddi anlamda acelem var."
İmran, koşarak arabanın arkasından dolandı ve yolun karşısına geçti. Çocuğun yanına ulaştığında arkasındaki adım seslerinden yaşlı adamın ve onun kızının arkasından geldiğini anlayabiliyordu.
Hızla çocuğun önünde diz çökerek, yara bandından bir tanesini açarak çocuğun koluna yapıştırdı ve ardından yara bandının kutusunu da çocuğunun yırtık pantolonun cebine sıkıştırdı.
"Neden ağlıyorsun?"
"Diğer çocuklar onların yanında olmamı istemiyorlar." dediğinde İmran'ın ciddi anlamda yüreği parçalanmaya başlamıştı.
"Neden böyle düşünüyorsun?"
"Abla, ben sokaktayım ve öyle işte." dediğinde sağ elinin tersiyle gözyaşını sildi ve tekrar İmran'a bakmaya başladı.
"Bende senin gibiyim. Ben de sokaktayım. Bak ağlamıyorum. Onlardan her zaman farklı olduğunu bil. Sen ve ben her zaman daha cesuruz." dediğinde çocuk ister istemez gülümsemeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURONİ
Fiksi Remaja18'li yaşlarının başında babasının güvenilir olmayan bir takım işleri yüzünden tek başına bırakılan genç bir kız, hayatının tam olarak dört senesi yaşadığı depresif ruh haliyle sokakta geçirir. Bu süre içerisinde gördüğü her canlıya yardım duyguları...