GURONİ - 19

21.6K 1.1K 83
                                    

İmran güne tekrar sinirli başlamıştı. Uyuduktan sonraki uyanma aşamasında her zaman kendinden nefret ederdi. O mahmurluk ve kendinde olmama halinden kesinlikle nefret ediyordu. Bu yüzden elinden geldiği kadarıyla daha az uyuyordu. Bu huyunu babasından almış olmalıydı. Hatırladığı kadarıyla babası da neredeyse hiç uyumazdı ve sürekli dinçti.
Aklına tekrar babasının doluşmasıyla ağlamaklı olmuştu.
Birkaç gün önce aldığı simiti büyük bir afiyetle yemiş üzerine de güzelce su içmişti.
Aklından bir yerde uzun süreli olarak çalıştığını geçirdi. Düzenli bir hayat, tıpkı babasıyla yaşadığı gibi bir ev hayal etti. Yapabilir miydi?

Babasıyla yaşadığı ev şehrin neredeyse diğer ucundaydı fakat oraya babası ortadan kaybolduğundan beri asla gitmemişti. Bir evleri vardı fakat asla görmek istemiyordu, ona hatırlattığı sahnelerden dolayı..

Babası ortadan kaybolduğundan beri yaklaşık dört senedir o eve asla gitmiyordu. Şu an gitse bile toz ve pislikten asla yaşayamazdı fakat merak da ediyordu. Sonuç olarak kira gibi bir derdi olmayacaktı çünkü ev zaten satın alınmıştı. Aklının bir kenarında evi tutmaya devam ediyorken diğer tarafında da sürekli o evdeki anıların aklına gelebileceği ihtimalini düşünmeden edemiyordu. Zaten kendine de anlam verememişti. Bunca sene aklına gelmeyen ev, unutmaya çalıştığı ev, neden aklına gelmişti ki?
Sabırla gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Ciddi anlamda biraz sakinleşmeye ihtiyacı vardı. O hayatındaki aksiyondan kesinlikle memnundu fakat farkında olmadan onu yoruyor ve eskitiyordu.
Kapının hızla vurulmasıyla yine aynı bıkmışlık ve yorgunlukla kapıya doğru baktı. Yavaş adımlarını sıralıyorken cebindeki anahtarı yoklayıp kapıyı açtı ve karşısında Cevdet Bey'in korumalarından birini gördü. Bunu giydiği kıyafet ve ayrıca duruşundan ve de en büyük etken olarak göz aşinalığından tanıyordu.
Adam içeri girmeye çalışınca omuzundan onu ittirip hızla kapıyı kapattı ve kaldırıma ilerledi.

"Evet, ne istiyordun?"

"İçeride konuşabilirdik."

"O aile ile ilgili Miray dışında kimse evime giremez. Devam et, ne istiyorsun?"

"Bir şey istemiyorum. Cevdet Bey çalıştığın iki haftalık süre için paranı gönderdi."
Beyaz bir zarf çıkartıp, ona uzattığında İmran elinin tersiyle adamın zarfı ona uzattığı eline vurmuştu.

"Bir sorun yoktur umarım?"

Okan'ın yükselen sesiyle İmran'ın dikkati adamın arkasında ki Okan'a kaymıştı.
İmran 'yok' dercesine olumsuz anlamda kafasını sallamış ve tekrardan adama bakmaya başlamıştı.

"Siz benimle dalga geçiyorsunuz herhalde çünkü bunun başka açıklaması olamaz. Alsın o parasını başka bir tarafına... Tövbe tövbe sabah sabah ağzımı bozduracaksın. Defol şuradan."

Adam yumruğunu sıkıp, gideceği sırada İmran'a karşı bir hamle yapmıştı. Adamın yumruğunu havada yakalayan genç kadın, suratına az kala bir mesafede bunu gerçekleştirmişti.
Adamın zaten evde yaşadığı süre içerisinde ona bir gıcıklığı vardı.
Okan bunu gördüğünde adamın omuzlarından tutup onu geriye doğru savurmuştu.
Bir şey demesine gerek kalmamıştı. Üzerindeki takım elbisesini silkerek yerden kalkan adam tuhaf bakışlar atarak ilerlemiş ve arabasına binip uzaklaşmıştı.

"Ne oluyor?"

İmran sıkıntıyla nefesini dışarı verip kaldırıma oturmuştu. Aynı şeyi Okan'ın da yapmasından sonra İmran aralarındaki mesafeyi açmıştı.

"Höst. Uzakta dur."

Okan gülmemek için kendini zor tutarken, bir yandan da burada neden oturduğunu sorguluyordu. Yavaşça postallarına eğilen İmran onları büyük bir ustalıkla bağlamıştı. Zaten kaldırıma da bu yüzden oturmuştu. Derin bir nefesle ellerini dizlerine koydu ve yanındaki Okan'ı kısa süreliğine unutmaya çalıştı.

GURONİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin