*
Metehan ne olacağını düşünmeden, düşünmeden ve plansız bir şekilde eski patronunun yanına gidecekti. Ne yapacağını bilmiyor ve nasıl konuşacağını bilmiyordu. Her şeyi düşündüğü anda istediği şekilde yapma gibi bir huyu vardı ve bu huyundan asla vazgeçmiyordu. Vazgeçemediği diğer bir şey ise, geldiği yerdeki yarattığı sakin kariyeriydi.
Adamla konuştuktan sonra ya burada kalması gerekirse, gerçekten kalır mıydı? Burada tekrar yaşayabilir miydi?
Her şeyden önce bunu göze alabilir miydi?
Bu soruların cevaplarını kendisine vermeden önce adamın yanına gitmek ne kadar doğru olacaktı bilmiyordu fakat bunu yapacak gibi duruyordu. Eşinin, Metehan'ın ne yapacağından zerre haberi yoktu fakat bunu sorgulayabilecek bir kapasite de değildi. Onun ne yapacağını bilen bir adam olduğunu düşünmüyordu fakat bir şekilde her zaman en iyisini yapıyordu. Güzel bir davranış olduğunu tasdiklemiyordu fakat buna katlanmak zorundaydı.
İmran'ın sinileri git gide bozulmaya başlamıştı. Evde birkaç gündür çocuk sesi olması ve bunların katlanmak zorunda olduğu üvey tarafının olması onu daha çok sinirlense de sabır göstermeye çalışıyordu. Babası, babalığını yapma gibi bir düşünceliliğe (!) büründüğü için mutlu dahi olamıyordu. O kadar sancılı dönemlerden sonra ona dank etmesi sinirlerini bozuyordu.
Bu işin içince Metehan'ın kuzen çocuğu Yavuz'da olduğundan, kendi kuzenini yalnız bırakmak istememiş ve Metehan ile ilerlemek istemişti. Metehan her ne kadar bu durumu tek başına halledeceğini söylese de kuzeni onu asla yalnız bırakmamış, her aşamada yanında olacağını söylemişti.
Yavuz, Metehan'ın durumuna o kadar çok içerliyordu ki, ona her seferinde yardımcı olmak istiyordu fakat Metehan ona uzak durmasını söylüyordu.
***
Adamın oldukça güvendiği çalışanlarından bir tanesi içeri büyük bir heyecanla girmişti. Yaşlı adam ne olduğuna anlam veremez bir şekilde, oldukça sakin bir ifadeyle tüm soğukkanlılığını koruyarak ona bakmaya devam etmişti. Bir an önce ne haltlar döndüğünü ona rapor etmezse büyük sorun çıkarabilirdi.
"Gelmiş!"
Adam gelmesiyle onu bu kadar heyecanlandıracak tek kişi olduğunu biliyordu fakat yine de emin olmak adına ona sordu. Boşuna ümitlenmek istemezdi.
"Neler oluyor?"
"Ağabey, gelmiş işte gelmiş. Metehan gelmiş."
Adamın suratına davetsiz misafir gibi oturan ve bir daha hiç kalmayacak olan o itici sırıtış, daha da genişlemiş ve tahmin edilemez bir hal almıştı. Bu durumdan hem hoşnut olmuş hem de fazlasıyla keyif almıştı. Bugün alacağı başka daha iyi bir haber olamazdı. Derin bir nefes aldıktan sonra ardına yaslandı ve keyifle gülümsemeye devam etti. Ondan tarafa güzel şeyler olabilirdi ve bu ona daha çok para kazandırabilirdi. Güzel olan tek şeyin para olduğuna inanması, onun nasıl bir insan olduğu hakkında az çok fikir sahibi olmanıza ön ayak olabilirdi.
Metehan tüm ihtişamıyla o rutubet ve nem kokan yere adımını atmıştı. Aklına ilk doluşan şey, buradaki aldığı çeşitli ve sayısız galibiyetti. Bu yer onun egosu için fazlasıyla yeter ve artı da fakat kızının burası yüzünden bulunacağı tehlike ve kızının güvenliği birçok şeyden önemli olduğu için artık buradan uzak durması gerekiyordu. Şartlar gereği büyük bir ihtimalle burada kalacak olan Metehan, konuşmanın nereye gideceğini bildiğinden, az çok sonucu da tahmin edebiliyordu. İmkansız sayılamayacak şeyler onu bulduğundan çokta imkansız sayılmayan kararlar verebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURONİ
Teen Fiction18'li yaşlarının başında babasının güvenilir olmayan bir takım işleri yüzünden tek başına bırakılan genç bir kız, hayatının tam olarak dört senesi yaşadığı depresif ruh haliyle sokakta geçirir. Bu süre içerisinde gördüğü her canlıya yardım duyguları...