"Sen Metehan'ın kızı değil misin?"
*
İmran duyduğu soru karşısında afallamıştı. Bunu beklemiyordu. Babasının her yerde karşısında belirmesinden nefret ediyordu. Tahammülü kalmamış ve bu konuda ekstra hassaslaşmıştı.
Ona yöneltilen soru karşısında İmran ne diyeceğini bilemez bir halde ilk önce Kutay'a ardından Cevdet Bey'e bakmıştı.
"Benzettim mi yoksa? Metehan'ın kızı değil misin?" diye soruyu tekrar yenileyince İmran burayı birbirine katmamak için zor tutuyordu.
"Evet. O benim fakat böyle bir iş görüşmesinde neden sorduğunuzu merak ediyorum doğrusu." şeklinde çıkışınca İmran nefretle karşısındaki adama bakmaya başlamıştı. Etrafındaki sekreterler ve görevliler İmran'a tuhaf bir şekilde bakıyorlardı. Bu bakıştan ne olduğunu az çok anlayabilen İmran, daha fazla lafı uzatmayacaktı. Belli ki burada lafı geçen bir adamdı.
"Sadece ortağımın çalışanlarını tanımak istiyorum." diye pişkince cevap verince, İmran daha fazla sinirlerine hakim olamadı ve ayaktayken yandaki boş sandalyelerden birini çekti ve oturdu.
"Bunu bana neden sorduğunuzu merak ettim."
Adam etrafına birkaç bakış attıktan sonra bu konuyu burada konuşmama kararı almıştı.
"Toplantıdan sonra yanıma gelirsen nasıl bir şeyin içinde olduğunu sana anlatacağım. Şu an, bunun için uygun değil." dediğinde İmran'ı kestirip atmıştı. Evet, tam olarak bunu yapmıştı.
Daha fazla bu saçma muhabbete katlanma seviyesi kalmayan İmran ne yapacağını bilmez bir halde etrafına bakıyordu. Ciddi anlamda babasının her delikten çıkması sinirlerini bozuyordu.
İmran sırf adamın ne diyeceğini merak ettiğinden, rekabet eder bir tonda söylenmişti.
"Geleceğim."
Adam kafasını onaylar anlamda salladı ve muhabbet Cevdet Bey'in yapmacık öksürüğüyle bitti.
"Evet tanıştığınıza göre, sıra bende sanırım. Yanınızda görebileceğim kişiler kimler?"
Adam sekretere işaret verdikten sonra içeri iki tane adam daha girmişti. Tıpkı Kutay gibi ve onun yaşlarında görünüyorlardı. Yirmilerin ortalarında olmalarına rağmen vücutları değişik bir biçimde fazla gelişmişti ve bu onların seviyelerinin üstlüğünü göstermiyordu.
Cevdet Bey kafasını onaylar anlamda sallayınca Kutay ve İmran, karşıdaki iki görevliye tokalaşmak üzere ona uzatılan elleri tutmuşlardı. Normalde tokalaşmak İmran'a aşırı saçma bir eylem gelirdi fakat böylesine ciddi bir ortamda çıkıntılık yapmak istemiyordu.Diğerlerinin arasında onların yaşayış biçimine göre önceden farklı bir hayat süren İmran hiç bu şekilde yaşayan insanları bilmezdi. Farklı bir ortama girmek her ne kadar onu rahatsız etse dahi, her seferinde farklı insanların onu bunaltma ihtimali olsa bile yine de olduğu yerden memnundu. Hayatının düzene girdiğini hissedebiliyordu fakat bela insanlar onun peşini bırakmıyorlardı.
Bir an önce bu ortamdan çıkıp o adamın yanına gitmeliydi.Cevdet Bey, Kutay ve İmran'a kapıyı işaret ettiğinde işlerinin bittiğini anlamıştı. Hızlıca adımlarını kapıya yönlendirip odadan çıkmışlardı.
"İmran bak sakin ol. Oraya gittiğinde, anlaşmayı berbat edersen hoş şeyler olmayabilir."
Zaten sinirli olan İmran, Kutay konuştukça daha da sinirleniyordu.
"Nasıl davranacağımı biliyorum. Dayak isterse atarım orası ayrı konu da.." dediğinde Kutay gülmeye başlamıştı.
"Sinirlerimi bozuyorsun." lafının devamına bunu ekleyen İmran, cidden sinirlendiğini ona belli ediyordu ve bir an önce toplantının bitmesini istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURONİ
Teen Fiction18'li yaşlarının başında babasının güvenilir olmayan bir takım işleri yüzünden tek başına bırakılan genç bir kız, hayatının tam olarak dört senesi yaşadığı depresif ruh haliyle sokakta geçirir. Bu süre içerisinde gördüğü her canlıya yardım duyguları...