GURONİ - 13

23.9K 1.2K 141
                                    

Kutay ve Cevdet Bey şirketteki işlerini ve toplantıyı bitirdikten sonra yorgun bir halde eve gelmişlerdi.
Cevdet kafasını Kutay ise bedenini fazlasıyla yoruyordu.
Kutay için sürekli tetikte olmak, fazlasıyla yorucuydu. Vücudundaki sürekli olarak salgılanan adrelin hormonu onu sinirli ve gergin bir adam yapıyordu.

Oturma odasında yere saçılmış birkaç cips ve kenara fırlatılan bir kase gören Kutay kafasını hala oynamaya devam eden filme çevirdi.
Ardından televizyonun karşısındaki koltukta uyuya kalmış olan ikiliyi gördüğünde Cevdet Bey'e onun kızı ve İmran'ı işaret etmişti.

Cevdet Bey ise kendisini gülümsemekten alıkoyamamıştı. Duruşları iki kardeşi yada iki yakın arkadaşı anımsatıyordu. Cevdet Bey'in istediği, Aylin Hanım'ın da istemediği şey olmaya başlıyordu. Görünüşe bakılırsa iki genç kadın yakınlaşıyordu ya da belki de uykunun verdiği kendini bilmezlikten kaynaklanan bir vücut tepkisiydi.

Kutay Miray'a kısaca göz attığında oldukça rahat göründüğünü fark ediyordu. İmran ise Miray'a göre oldukça dağınık, boş vermiş bir şekilde uyuyordu.

'Kızın uyuması bile bir tuhaf.'. diyerek Kutay iç sesine engel olamamıştı.
Sessiz olmaya çalışsa bile, İmran'ın elinde tuttuğu kaseyi almak için eğilen Kutay onun eliyle temas ettiğinde İmran uykusundan sıçramış ve hızla ayağa kalkmıştı.

Elindeki kaseyi Kutay onu engellemeseydi ani bir refleksle kafasına o kaseyi geçirecekti.
Hızla ayağa kalktığı için Miray'ı da uyandıran İmran şaşkınca etrafına bakınmaya başlamıştı.
Birkaç saniye sonra odada Cevdet Bey'in de olduğunu fark eden İmran, kaseye hızla koltuğun üzerine fırlatıp sanki saygısız bir harekette bulunmuşçasına Cevdet beyle konuşmaya başlamıştı.

"Affedersiniz. Sadece uyuya kalmışım. Dün uyuyamamıştım da."

Cevdet Bey şefkatle gülümsüyorken, İmran ise kafasını yaşlandığı yerin uyuşmasının verdiği etkiyle suratını yokluyordu.

"Sorun yok. Burası senin de evin ve tehlikeli bir yerde değilsiniz. İstediğini yapabilirsin. Dışarıda bu kadar rahat davranacağını sanmıyorum ve uykunu ihmal etme."

"Tamamdır."

İmran onaylar anlamda kafasını salladığında hızla yere düşürdüğü cips tanelerini almaya eğildiğinde Kutay onu kolunun dizinin iç kısmından kavrayıp durdurmuştu.

"Ne yapıyorsun. Bırak, temizlerler."

İmran sinirle kolunu çekip, ona sesini yükseltmeden kızmıştı.

"Bunları ben döktüm. Bu yüzden, kendi pisliğimi kendim temizleyebilirim. Elim var sonuç olarak!"

Nedense Kutay'ın her dediği İmran'a batıyordu. Bu yüzden sanki 'Merhaba' dese ona yumruk atması gerekiyormuş gibiydi.
Cevdet Bey, Kutay ve İmran arasındaki bu kısa atışmadan sonra kendini rahatça koltuğa bırakmıştı.

Miray ise şaşkınlıkla yerdeki kırıntıları toplayan İmran'a bakınıyordu.

İşi bittiğinde kırıntıları koyduğu kaseyi tekrar orta sehpanın üzerine bırakmıştı.

Miray'ın İmran'a yaptığı kaş göz işaretlerini sadece İmran fark etmemişti.
Pencereden dışarıyı izlemeye dalan İmran'ı uyandıran şey Kutay'ın Miray ile dalga geçmeseydi.
"Gözün çıkacak kızım. Sakin ol biraz."
Dedikten sonra güldüğünda İmran'ın dikkati Miray'a kaymıştı.
Babasını gösteriyordu ve İmran bir türlü anlamıyordu ve siniri bozulmaya başlamıştı.
"Miray doğru düzgün söylesene! Ne var ?"

Cevdet Bey gençlerin arasındaki konuşmaları anlamaya çalışırken Miray'ın sıkıntıyla "İmran Abla babama bir şey diyecektin hani, film izliyorken konuşmuştuk." demesiyle Cevdet Bey daha çok merak etmişti fakat İmran hâlâ hatırlamıyordu.
Kısaca uykudan önce Miray ile neler konuştuğunu hatırlamaya çalıştı.

GURONİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin