GURONİ - 22

23.1K 1.1K 105
                                    

"Sen onun yanına mı gittin! Seni ben nasıl yetiştirdim ha?"

Miray'ın annesi Aylin Hanım, canından çok sevdiği kızına bağırmak konusunda kendisini geri plana atmıyordu.Onun ergenliğiyle uğraşmak yerine, onu baskılıyor ve üzerine gidiyordu. Bu onun için çok kolaydı fakat Miray için hiç öyle olmuyordu. Hayatlarının onun arkadaşlık etmek istediği biri yüzünden bozulmasını çok saçma buluyordu.

Üstelik İmran'ın öyle biri olmamasına rağmen... Ona çok fazla şey öğretebilecek ve ablalık yapacak harika bir insandı fakat bunun kesinlikle farkında değillerdi. En azından annesi kesin olarak farkında değildi.

"Anne ciddi anlamda çok sinirleniyorum artık. Hayatımı baskı altına almaktan ne zaman vazgeçeceksin?"

"Şimdi de hayatını baskı altına alıyor mu olduk! Cevdet. Ben kızınla daha fazla uğraşamayacağım."

Cevdet Bey kesinlikle iki kadın arasında hep kalmaktan bıkmıştı. Şüphesiz bu durum Miray büyüdükçe daha fazla artmaya başlamıştı.

"Anne! Ciddi anlamda buna sevineceğim. Neden anlamak istemiyorsun, o iyi biri. Hatta harika biri."

Kutay yemek masasında işten geç dönmesinin verdiği sebeple yemeğini diğerlerinden geç yiyordu.

"Güzelim, o kadar emin olma. Kimin nasıl biri olduğunu bilemezsin."

Kutay Ağabeyinin dediği şeyle daha çok sinirlenen Miray diyecek herhangi bir lafı olmasına rağmen bunu yutup hızlı adımlarla odasına doğru ilerledi.
Ağabeyini kesinlikle kırmak istemezdi. Bu yüzden ona bir şey söyleme gereği bulunmadan sadece kısa bir memnuniyetsiz bakışın ardından, kendini odasında bulmuştu.

Şu an İmran'a ulaşacağı bir telefon olmasını o kadar isterdi ki, aksini iddia etmek bile istemiyordu.

**

İmran yeniden kendini sokaklara atmış ve yaşadığı yerde zor durumda bulunan birçok insana yardım etmek için kolları sıvamıştı.Yaşadığı yer, tekin olmayan tehlikeli tiplerin sonu gelmeyen ve oldukça leş bir yerdi. Buraya neden geldiğini ve nasıl geldiğini kesinlikle bilmiyordu. Yapması gereken tek şey babasının evinden uzaklaşmaktı. Öyle de yapmıştı. Açık ve net olarak kaçmıştı.
Sorunlarından kaçmaması gerektiğini çok iyi biliyordu fakat yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı.
Yürümeye devam ediyorken isminin ona seslenilmesiyle kısa bir şekilde irkilmişi.

"Siktir!" Ağzından savurduğu küfür düşüncelerinin fazla uzakta olup sadece ruhunun burada olmasıydı.

"Okan?" Burada, yani onun yanında ne işinin olduğunu sadece ismini telaffuz ederek sormuştu.

"Gecenin bu saatinde dışarıda dolaşmamalısın."

Ona bir çocuk gibi nasihat vermişti fakat bu onu sinirlendirmek yerine birisinin onunla ilgilendiğini belirttiğini anlaması gerekirdi. Bu yüzden büyük bir sakinlikle sadece "Karışma." Diyebilmiş ve yürümeye devam etmişti. Peşinden gelen Okan'ın farkındaydı fakat onu görmezden gelmek gibi bir hataya düşmemeliydi. Herkes görmezlikten gelinmekten nefret edebilirdi fakat Okan bu durumda ekstra sinirlenebilecek bir insandı. İmran'ın bu durumu bilmemesi onun zararına olabilirdi. Bundan habersiz bir şekilde ilerlemeye devam ederken, sessizce ve hızlı adımlarla Okan'dan kaçmaya çalışıyordu.

Bunu fark etmesiyle duraksadı ve onu kolundan tutarak durdurdu.

"İmran, sen beni görmezden mi geliyorsun? Benden kaçıyor musun?"

Sorudan daha çok, onu kavrayan eline kısa bir bakış atmıştı. Bu bakış kolunu bırakmasını gerektiğini söylüyordu fakat Okan'ın zerre umurunda değildi. Artık olaylara ve duruma baskınlığını koyması gerekiyordu fakat İmran'da pasif bir karaktere sahip değildi. Bu yüzden ona yaklaşamıyor ve kendini ifade edemiyordu. Aslında ufak birkaç cümle yetecekti fakat Okan bunu başaramıyordu ya da bu cesareti kendinde bulamıyordu. Tekrar tekme tokat yemek istemediğinden ve farklı bir ifadeyle karşılaşmak istemeyeceğinden kendini buna hazırlama gereğinde bile bulunmuyordu. Sabır sınırlarını en üst derecede kullanıyordu. Onun da bir insan olduğunu unutmamak gerektiğinden İmran'ın da anlayışlı davranması gerekiyordu ancak o bunun farkında değildi.

GURONİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin