Okan gereğinden fazla heyecanlı gereğinden fazla panik içerisindeydi. Bunun nedeninin İmran olduğunu biliyordu fakat ondan uzak durmakta istemiyordu. Onun kendisi üzerinde yarattığı bu tatlı telaştan gayet hoşnutluk duyuyordu. Hayatında ve hayatında olan kişiler tarafından hiç böyle bir heyecan yaşamamıştı. Onu görmediğinde merak ediyor, gördüğünde de heyecanlanıyordu. Bu saçma ve mantıksız fakat ona hoş gelen duygular beynini fazlasıyla meşgul ediyorken, bu meşguliyetten de memnundu.
Sabah saatlerine doğru İmran'ın evine ilerliyorken onun için bir çikolata almayı düşünmüştü. Ufak bir çikolata.. Neden ufak ve tek bir tane çikolata olduğunu bilmiyordu. Sadece aklına düşmüştü ve bunu yapacaktı. Sevdiğini ya da sevmediğini bilmiyordu. Almak istediği için ona alacaktı.
Yolunun üzerinde bulunan küçük bir büfeye uğradı ve İmran için minik bir çikolata aldı. Onu pantolonun cebine attıktan sonra sırtındaki çantasıyla beraber İmran'ın evinin yolunu tutmuştu. Onunla güzel bir sahil kenarında oturup, bir şeyler atıştırıyorken sohbet etmek istiyordu. Uzun süredir onu izliyor ve gözlemliyordu fakat her şeyin karşı karşıya gelince nasıl olacağına dair bir fikri bulunamıyordu. Bu onu her ne kadar heyecanlandırsa da bir yandan şüphe içerisine sokuyordu. Ona nasıl davranacağını nasıl konuşacağını bilmiyordu. Ne tarz kelimelerin onu sinirlendireceğini bilse de, yine de onu kendinden soğutmamak adına neler yapacağını öğreneceği birisi olsaydı, her şey Okan için rahat olabilirdi. Bazen neden diğer normal insanlar gibi kendi akranlarında bir en yakın arkadaşı yoktu ki? Onun hakkında bilgi alabileceği..
Okan, arkadaş ortamında İmran'ın nasıl bir kişilikte olduğunu oldukça merak ediyordu. Bunu öğrenip öğrenemeyeceği konusunda da şüpheleri vardı çünkü İmran'ın ağzından birebir onun yakını diyebileceği ve oldukça eskiden tanıdığı hiç kimse yoktu. Bu yüzden Okan'ın işi oldukça zor görünüyordu.
İmran'ın şu an ki ona karşı olan davranışlarının bile bu raddeye geleceğini düşünmüyordu. Oldukları nokta bile Okan için şükür edecek bir noktaydı. Bu şekilde devam etseler bile ona yetebilecekti. O az ile yetinebilen bir insandı. Bu özelliği her zaman ona bir şeyleri kazandırmıştı. Umuyordu ki sıradaki kazanacağı İmran olabilsin..
Bazı şeylerin İmran'da da değiştiğini görebiliyordu fakat hâlâ tam olarak olamamış ve tamamlanamamış gibi hissediyordu. İçerisindeki bu eksikliği İmran ile tamamlamak için her gün dua ediyordu. Hislerine duayı karıştırarak ona karşı beslediği her şeyi daha da kuvvetlendiriyordu. En azından Okan öyle hissediyordu. Her şekilde mutluydu ve onunla mutlu hissetmeye devam edecekti.
Derin bir nefes alıp, İmran'ın evinin bahçesine girdi. Bahçede oynayan çocukları gördüğünde bu ufaklıkların İmran'ın üveyde olsa kardeşi olduğuna gözleri bir türlü alışamıyordu. İmran'ın her zaman üzerinde olan yaşlı bir teyze huysuzluğu vardı. Bu aralar bu huysuzluğu daha çok hissediyor ve onun mutlu olmadığını anlayabiliyordu. Kendisiyle vakit geçirmesini istediğinden ve asıl amacı onu evdeki o kalabalıktan uzaklaştırmak olan Okan bunu başarabildiği için de ekstra olarak mutluydu.
Çocuklara kısaca gülümsedikten sonra zaten açık olan evin kapısından içeri bir şey deme gereksinimi bulunmadan ve özellikle ayakkabılarını çıkarmaya dikkat ederek içeri girmişti. İçeride herhangi bir ses gelmezken, evin içerisinde sırt çantasıyla birkaç tur atan Okan, bu sessizlikten pek hoşlanmamıştı.
"İmran"
Sorar bir ses tonu ile üst kata doğru çıkacağı sırada mutfakta bulunan bahçe kapısından içeri giren İmran, merdivenlerin yanındaki Okan'ı görememişti. Aniden onu karşısında görünce kısa süreli bir panik atak yaşadıktan sonra sırtındaki çantaya bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURONİ
Teen Fiction18'li yaşlarının başında babasının güvenilir olmayan bir takım işleri yüzünden tek başına bırakılan genç bir kız, hayatının tam olarak dört senesi yaşadığı depresif ruh haliyle sokakta geçirir. Bu süre içerisinde gördüğü her canlıya yardım duyguları...